Bismihi Teâlâ
Bakan Bey ajandasına aldığı meseleleri gündeme getirmeye devam ediyor.
Öyle anlaşılıyor ki sahayı gözlemliyor, veriler elde ediyor.
Bu verileri ince eleyip sık dokuyor mu, orayı bilmem.
Bildiğim şey, kimilerinin keyfini kaçırdığıdır.
Elini sıcak sudan soğuk suya sokmak istemeyen kimilerini ürküttüğüdür.
Sn. Bakan müsteşar olduğu dönemde de ara ara sert rüzgârlar estirmişti.
Sert rüzgârı estiren,
Erzurum soğuğu mu?
Sert mizaç mı?
Ciddi gayret mi?...
Yani bakan elini neye atsa ayarlı tepki, ayarında iş görüyor.
Bu memlekette değişime karşı sert statükocu değişmiyor.
Bu da başka garabet...!
Yabancı okullar kapitülasyonu yeni değildir.
Özelikle bir buçuk asırdır, devşirmeye öncülük ediyor.
Ciddi toplumsal uyumsuzluğa yol açabiliyor.
Düşünün kökü sizin bahçenizde ama meyvesi başka yere düşüyor.
Size ancak acımtırak tadı kalıyor.
Ebu Cehil kavunu tesiriyle midenize, içinize zehir zemberek katıyor.
İçinizdeki zeki, varlıklı ailelerin çocuklarını alacak, yetiştirecek ve size karşı koz olarak kullanacak.
Var mı böyle bir dünya?
Var işte.
Toplumdaki ciddi uyumsuzluğun bir sebebi de
Yerel kültüre, değerler dinamizmine olan yabanilik değil midir?
Yabancı okulların kuytusunda kültürel kimlik kaybolabiliyor.
Yerel kültürel bağını koparan birey ciddi uyumsuzluk göstermesi içten bile olmuyor.
Al başa bela…!
Kendi kuyusunu kazma buna derler.
Azınlıklara verilen okul açma imkânı ile
Yabancı uyruklu okulların hüviyeti aynı şey olmasa gerek.
Toparlayacak olursak,
Yabancı okul sorunsalının üstesinden rahatlıkla gelinebilir.
Yabancı olmayan yani yerel eğitim modeliyle bu sorunların üstesinden gelinebilir.
Sosyal eşitsizlik, dil bariyeri, kültürel ayrışma gibi sorunlar ötelenemeyecek kadar ciddidir.
Bu sorunlara çözüm bulmak hepimizin ortak sorumluluğudur.
Yabancı okulların eğitim programları, yerel kültür ve değerlerle dengede tutmak elzemdir.
Boşuna dememişler; ‘dışı seni, içi beni yakar.’
Kalın sağlıcakla.