Bismihi Teâlâ

Öğretmen yetişirse, yetiştirilirse; öğrenci de yetişir.

Çok iddialı söylediğimin farkındayım.

Yelkovan akrebin etrafında döner.

Yerinde bir söz var:

Ağızdan çıkan söz, kulaktan döner.

Kalpten çıkan kalbe gider…

Yani evvela inanmışlık ve içtenlik.

İmkânsız mı?

Hayır.

Yeter ki eğitime memur gözüyle bakılmazsın!

Para pul meselesi olarak görülmezsin.

Yani ipe un serilmesin.

62 eğitim fakültesinden bahsediliyor.

Geçmişe oranla müthiş bir sayı.

Lakin kalite için aynı şeyi diyemiyorsun.

Üniversiteler yetiştirmiyor, yetiştiremiyor.

Dolayısıyla çalı çırpı kuru bilgilerle üniversite bitiriliyor.

Aynı tarzla KPSS de aşılıyor…

Ama uygulamada istenen verim sağlatılamıyor.

Artık günümüzde fakülte bitirmek yeterli olamıyor.

Gelişim illa ki gelişim, elzem hale gelmiş.

   Bakanlık eğitim akademilerini uygulamaya koymaya kararlı...

Eğitim akademisini eski bakanlardan Avni Akyol gündeme getirmişti.

Ancak uygulamaya geçmediydi.

Bakanlık, 2018’de Milli Eğitim Akademisini kurdu.

Öğretmenlik Meslek Kanununa dâhil edildi.

Taslak yasalaşırsa 1 Ocak 2025’te 24 pilot ilde uygulamaya geçilecek.

    Akademi bir kurul, kurum hüviyeti taşıyor.

Dünya’da denemiş uygulamalar var.

Eğitimde isminden söz ettirmiş Singapur var.

Singapur Eğitim Akademisi ulusal eğitim sıralamasında göz kamaştırıyor.

 Akademide amaçlanan ne?

-BİR: Öğretmenin mesleki gelişimini desteklemek

-İKİ: Eğitim kalitesini artırmak

-ÜÇ: Öğretmene çeşitli programlar sunmak…

Akademiyle öğretmenlerin görev başında beşer yıllık branş bazlı eğitimlerdeki

performansı, ezberi bozmaya yetecek mi?

Müfredat değişikliği ve akademiyle uğursuzluk kökünden kesilecek mi?

Tabii ki; peşin, paket eleştiriler de yok değil.

Ne demişler;

‘’Tarlada izi olmayanın harmanda sözü olmaz.’’

MEB, patırtıya pabuç bırakmayacak şekilde tutarlı olmak zorunda.

Yetiştir. ‘’Sütüne havale ettim.’’ de!

Çıngıraklı deve kaybolmaz.

Kalın sağlıcakla.