Bismihi Teâla
Öyle bir eğitim müfredatı olsun ki, Yine öyle bir eğitim programı olsun ki, Hem bireysel hem toplumsal bir yanı olsun. Hem mana hem manevi tesiri olsun. Biyolojik, psikolojik, fizyolojik etkisi olsun. Hasılı, müfredatı evrensel olsun. Sahiden var mıdır? Olanaklı mıdır? Ya da varsa, reel zeminde varlık sahası bulur mu? Madem uçsuz bucaksız bir evren var. Ve evrenin içerisinde muhtelif mevcudatlar mevcut. O halde sahibinin bulunması determinist bir realitedir. Yani olmazsa olmazdır. Sahibinin mevcudiyetini beşerin tutum ve tavırlarını bir yasaya mecbur kılar. Bu kaçınılmazdır. En kapsamlı eğitim müfredatı İslami dinamiklerdedir. En güncel olduğu için üç aylar üzerinde ufak bir kritik yapalım. Hicri takvime göre Recep, Şaban, Ramazan… Ramazan öncesi, ramazan içinde öyle muazzam eğitim programı var ki, eşi benzeri yok. Her nedense İslam Âlemi daha çok Ramazan’a yoğunlaşıyor. Halbuki senenin manevi mevsimi üç aylardır. Literatürde, ‘’Recep şehrü’t-tevbeti, Şaban şehrü’l muhabbeti, Raamazan şehrü’l kurbeti.’’ Başka anlatımla üç aşamayla eğitim gördürme otoritesi.
-Aşama Bir: Boşlukta olan insanın pişmanlık duyma tercihi ve kararı.
-Aşama İki: Öze dönme arayışındaki tercihinden ötürü sevgiyi hak etme ihsanı.
-Aşama Üç: Sevildiği için sahibine tanışıklık, yakınlık hali…
En mühim iş ramazan sonrası kazanımların korunmasıdır. Ramazandaki her disiplin hayatımızda söz sahibi olmalıdır. Sahur seheri, itikâf tefekkürü, fitre infakı, kıraat okumayı vs. Anlam yüklü manidar doktrinler. Oruç büyük bir şiar, derin iksirdir. Şevval ayının 6 günlük orucuyla bedenin motivasyonu devam ettirilebilir. En azından ayın en aydınlık 13,14,15’inci günleri oruca yer verilebilir. Haftanın pazartesi ve perşembe günleri oruçla geçirilebilir.
Yani ramazan gitti, ibadet bitti anlayışı kabul edilemez. Hülasa; Ahvalimiz, duruşumuz, ramazan sonrası ‘eski tas eski hamam’ anlayışı olmamalı. On bir ayın sultanından aldığımız ilhamla kazanımları sürdürmemiz olağandır. En verimli, en hasene ameller sizin olsun!
Kalın sağlıcakla.