Bismihi Teala.
Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü,
Mesleki Eğitim Merkezi’yle(MESEM)
mesleki liselerin alanını genişletmeye koyulduydu.
Diğer deyişle çıraklık okullarının kapsamını genişletme çabası.
Bu atakla can çekişmekte olan mesleki eğitimi belki de
yaşama dönüştürme çabası.
MEB, kesenin ağzını açtı.
Yaş sınırına bakmaksızın herkese kayıt yapma lüksü tanıdı.
İşletmelere cazip imkanlar sundu.
Çalıştırılan öğrencinin sigorta primini yatırdı.
Hatta çalışana asgari ücretin üçte biri kadar kaynak ayırdı.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı.
Uygulama alanı soygun, vurgun, çalma çırpma ağına dönüştü.
İşletmeler sahayı boş görünce,
hayali öğrenciler, sahte kayıtlar almayı yeğledi.
Netice; sömürülen kaynaklar, sömürülen çalıştırılanlar…
Yani tencere dibin kara seninki benden kara.
Ahlaki yoksunluk,
kontrol denetim acziyeti,
yolsuzluğı, arsızlığı tetiklemez mi?
İnsanın alnının ar damarı çatlamayıversin,
herşeyi mubah görmeye başlamaz mı?
Yani vaziyet altı alay üstü kalay!
Kaynakları sunmakla lütufkar olamıyorsun...
Eğitim açlığı;
nefsin ihtirası,
heva ve hevesin hışmıyla yekvücut oldu mu,
olumlu geri bildirim alamazsın.
Yani kapıyı aç ‘sonra görmedim de’ olur mu böyle şey?
İşin özü bir yandan armut piş ağzıma düş hazzı,
diğer yandan cebini doldurmaktan başka düşüncesi olmayan işverenler…
Bu keşmekeş karşısında ehliyet ve liyakate ihtiyaç her zamankinden daha çok elzemdir.
Yoksa icraat olarak gördüklerin arapsaçına dönüşmez mi?
(Ramazan Ayı’nın bereketi, rahmeti Kudus’ün özgürlüğüne, HAMAS’ın zaferine vesile olsun.
Ramazanı-ı Şerifeniz mübarek olsun.)
Kalın sağlıcakla…