Bismihi Teala.
21 Şubat günü UNESCO tarafından,
‘’Uluslararası Dil Günü’’ olarak belirli gün listesine geçmiştir.
Farkındalık oluşması açısından yerinde.
Elbette vardır bir öyküsü.
Kayıtlarda 7 binin üzerinde dil/lehçe varmış.
Keşfedilmiş ya da keşefedilmemiş olsun,
her bir lisan Yüce Allah’ın ayeti, nişanıdır.
Zenginliği, eşsiz yaratcılığını gösterir.
Hislerine, zevklerine yenik düşen nankör insan
aciz kalsa da yer gök zaten O’nu tesbih etmekten
ırak kalmıyor!
Maalesef, dillerin hazin durumu gittikçe artıyor.
Kaybolan, güvensiz görülen, tehlike potasında görülen diller var.
ve hazin akıbetlerle karşı karşıya…
Oysa bitki ve hayvan türünün yok olması ne kadar acı ise,
dil konuşucusunun yok olması da öyledir.
Başka deyişle ‘’Bitki ve hayvan çeşitliliğinde olduğu gibi
insan sözlerini kaybettiğinde de dünya ufalanıyor.’’(Martı Dergisi)
UNESCO aslında 21 Şubat’ı koz bilip
özellikle unutulmaya yüz tutmuş dilleri tanıtsa fena mı olur?
Şaşıp, esef gördüğım ve kınanacak tutumlar;
-KINANACAK TUTUM BİR: Diller üzerinden siyaset/politika yapmak.
-KINANACAK TUTUM İKİ: Farklı dilleri düşman görmek.
-KINANCAK TUTUM ÜÇ: Anadilinden utanç duyacak kadar alçalmak.
-KINANACAK TUTUM DÖRT: Etnik kimliğinin cahili olmak.
Kürtçe dili de yaralıdır.
Çok kere yok sayıldı.
Sürgün yedi.
Öz yurdunda yaban görüldü.
Lakin baskın otorite karşısında bilendi.
Asimilsayona karşı direndi.
Ne yazık ki günümüzde
kendi kendini asimile etme tehdiyle karşı karşıyadır.
Belki de acaip olan budur.
Kimi ülkelerin “Tek millet, Tek dil” inadı daha ne zamana dek sürecek?
Anadili eğitime olan fobisi kalkmayacak mı?
Büyük balığın küçük balığı yeme ülküsü hep sürecek mi?
Yok mudur, bunun başka bir insani çözüm?
Yani anadilin yaşama hakkı yok mu?
Kalın sağlıcakla…