Bismihi Teala.
Bu sistemde öğrenciler mutlu mu?
Öğrenme arzusu istenilen düzeyde mi?
Eğlenerek okula geliyorlar mı?
Gönül rahatlığıyla evet demek kolay mı?
Bana göre zor.
Hem de çok zor.
Yaşadıkları çağı okuyabiliyor muyuz?
Yani onları anlayabiliyor muyuz?
Tam aksine,
Çoğu zaman bizleri anlamalarını bekliyoruz sanki!
Çocukluğunu yaşıyorlar mı?
Ayakları yere basıyor mu?
…
Fizyolojik olarak hızlı büyüyorlar.
Lakin zihnen aynı şeyi söylemek sanırım güç.
Geç kemala eriyorlar.
Sorumluluk almaktan imtina ediyorlar.
Sanırım evliliği ötelemeleri de bundan.
Açık deyişle zora gelemiyorlar.
Yani örtük biçimde yeterli olmadığını,
hissediyorlar aslında.
Onun için olsa gerek cesaret etmekten uzak kalıyorlar...
Sıkıyoruz olmuyor.
Salıyoruz olmuyor.
Alternatif sunmayı da becermiyoruz.
Bana göre sevmeyi de bilmiyoruz.
Bizim işimiz zor.
Onların işi bizden de zor.
Kısa deyişle içi beni yakar,dışı eli.
Vaziyet bu maalesef!
Çokluklar dünyasında,
yokluklar içerisinde olmak,
sanırım bu asra has bir şey.
Fikirden yoksun,
haz, hız sarhoşluğuyla,
geleceğe hazırlıksız bir nesle yatırım yapmak,
akıl kârı mı?
Önleyici tedbir olmadı mı,
Sonu ne mi olur?
Tabiki uçurum!
En nitelikli okula gidende,
aynı dert,
Sair okullara gidenden de…
Al birini vur ötekine.
Yani tencere dibin kara,
seninki benden kara.
Okul en büyük sosyal merkez olmasına karşın,
Ora da geriyor.
Galiba amiyane deyişle yükleniyoruz.
Hayata hazırlama mantalitesinden,
bihaber yetiştiriyoruz.
Böyle olur mu; peki?
Mademki olmaz.
Velhasılı,
Uzun lafın kısası,
Doğru olan;
Onları suçlamadan önce
iğneyi kendimize sonra çuvaldızı başkasına batırmak…
Meb,yarınları düşünüyorsa acilen geniş bakmalı.
Kalın sağlıcakla…