Bismihi Teâlâ

Dijitalleşme ile birlikte insanlık yeni bir çağa evirildi.

Yokluklar dünyasında bilgiye erişim zordu.

Buna karşın öğretmen/eğitmen; “üstad” ayarında görülüyordu.

Öğretmen, hürmet ve saygıda en başta yer alırdı.

Zira bilgiye erişim dendiğinde o akla gelirdi.

 Galiba “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.”

anlayışının kıymeti harbiyesine muhatap buluyordu.

Başka deyişle saygınlık en üst seviyedeydi belki.

Günümüzde ise bilgiye ulaşmada çoklu olanaklar var.

Yani bol alternatifler söz konusu.

Dijitalleşen dünya,

bilgiye erişme hızı ve çoklu seçenekler sunma lüksü veriyor.

Bunun sancılı yanı yok mu?

Bugün bir şeyi öğrenmeye kalktığınızda erişememe değil,

Çok fazla bilgiye erişip içinde boğulma sorunu var.

 Nasrettin Hoca bakmış ki hava rüzgârlı.

Gömleği hemen kurusun diye yıkayıp asmış.

Akşamüzeri bir de ne görsün;

gömlek ipten kopmuş, rüzgârın önünde bir o yana bir bu yana savruluyor.

– Hatun! diye ünlemiş. Vallahi bize kurban kesmek şart oldu.

Kadıncağız:

– Hayırdır Hoca, yine ne oldu, deyince.

Hoca gömleği göstererek:
– Baksana, demiş, Ya içinde ben olsaydım!

Okulsuz, öğretmensiz, sınıfsız ve atölyesiz, kampüssüz bir dünya olabilir mi?

Yani dijital rehberlik eğiticiler ismi altında bir eğitim sistemi olabilir mi?

Aslında küresel salgın(Covid-19) yüz yüze olmadan eğitim yapmak mümkün mü?

Diye bir seçenek sundu.

Belki de insanlık bununla sınandı.

Ancak dünya ülkeleri uzaktan eğitimi kaldıramadı.

Öğrenme kayıplarının önüne geçemedi.

Şu an belki de öngörülen hibrit sistemi.

Toparlayacak olursak eğiticinin büyüleyici ilhamı karşısında,

hiç bir aygıt ve aygıtın içeriği boy ölçüşemiyor.

Dijital aygıtlar insandaki cevherin bir yansıması olarak işlev görebilir.

Kalın sağlıcakla.