Bismihi Teâlâ

Salgın hastalık değil,

Su baskını,

Orman yangını,

Yer sarsıntısı da...

Belki de bunlar hafif kalır,

Siyonist vahşet karşısında!

Afette;

Suçu, suçluyu arayamazsın pek.

Tedbirsizlik,

Cahillik der,

 Afet der;

İşin içinden çıkarsın…

Zaten elden bir şey de gelmez.

Daha tehlikelisi, dehşetlisi,

Acımasızca;

En Sistemli şekliyle,

Ve gücün sarhoşluğuyla,

Kıyameti zorlayan vahşilerin yaşattıklarıdır.

Gazze’de ölüm yağıyor.

Kabus bulutları çöküyor.

Bombalar kasıp kavuruyor,

Kana doymuyor vampirler!

Bir asra yakındır,

Vahşet üstüne vahşet!

Cennet-i a’laya ulaşıyor nazenin bedenler,

Yerden gökten pimi çekilmiş bombalar sağanağında.

Kimi kundakta,

Kimi anne kucağında,

Kimi yıkık dökük duvarlar arasında.

Arşa yükseliyor pak bedenler…

Şikayet etmez mi;

Seyreyeleni,

Haydutu besleyeni,

Yalancı gözyaşı dökeni,

Kör sağır kesileni,

Üç maymunu oynayanı…

Vallahi mazlumun ahı,

İndirir şahı.

Sanma ki, devran böyle gelmiş böyle gider;

Davut’un sapanı ta alnından vurmaz mı Calut’un?

Kahhar olan Allah’ın nusretiyle,

Az topluluklar çok olana galebe çalmaz mı?

Elbette;

İzzet ve üstünlük,

Yüce Allah’ın, resulünün ve inanlarındır.

Sen ey Gazzeli cihad eri ana,

Üstün sensin!

Öyle güçlü ve dirayetlisin ki,

Varlığın Siyonizm’in füzelerinden tesirli.

Yetiştirdiğin bebeler korku salıyor düşmana,

Dünyalarını zir u zeber ediyor.

Kâbuslar yaşatıyor korkaklara.

Kinleri de bundandır,

Korkuları da…

Kudüs Fatihi Ömer Faruk ezelden beri söylemiştir.

Biiznillah değişmez bu hakikat,

‘’Denk değildir ölülerimiz!

Bizimkiler Cennet’e gitti…

Sizinkiler CEHENNEME!’’

Yüce Kur’an’ ın deyişiyle;

‘’De ki: Ey kâfirler!

YENİLECEKSİZİNİZ!

Ve toplanıp Cehennem’e sürüleceksiniz.’’ (Ali-İmran/12)

Ve zalimler için yaşasın Cehennem!

Son olarak münacaatımız şudur ki;

 ‘’ Allah’ım! Bu bir avuç mücahidi helâk edersen,

artık sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmaz!’’

 Kalın sağlıcakla.