Bismihi Teâlâ

(…) Katil işgalci siyonist ve hamisi Amerika;

17 Ekim günü Gazze’deki el-Ehli Babtist Hastane’sini bombaladı.

Hastanede,

İşgalci siyonistin günlerdir yaptığı saldırılarda yaralanan Gazzeli sivil halk vardı.

Bombalı saldırıda yüzlerce kadın ve çocuk katledildi.

Dünya yarım ağızla; İslam alemi ise sadece kınadı.

Bilmem ki bu kaçıncı kınama!(?)

Kınamalarımız kanayan yarayı durdurmaya yetmiyor.

Sesimiz, bombaları etkisiz hale getirmeye güç yetiremiyor.

Duruşumuz kâfirlere korku salmıyor.

Yani acınacak haldeyiz.

Belki de tek medar-ı iftiharımız izzetli HAMAS ve İslami Cihad direnişi.

Gazze halkının özgürlük aşkı ve inançlı duruşu…

Bizde cumhurbaşkanı kararnamesiyle perşembe gününde itibaren

3 gün yas ilan edildi.

Okullar cuma günü Gazzeli şehit çocuklar için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunacak.

Elbette yaşananlar topyekün bir katliamdır.

Kundaktaki bebeler,

Elindeki oyuncağıyla çocuklar,

Genç delikanlılar,

Çocuğunu emziren anneler vd.

Güzün yaprakları gibi bir bir toprağa düşmesi

acı ki ne acı!...

Her birisi ayrı bir dram, büyük acı hadiseleri…

Yas tutulur…

Karalar da bağlanır…

Yürek de dağlanır…

Lakin işgalci siyonist katilin yaptıkları tarihe not düşülmeli.

Okullarda, başta “Değerlerimiz” adı altında kutsallarımız arasında

Mescid-i Aksa’ya özel yer verilmeli.

Müfredatta güncelliğine ilişkin ne varsa aldırılmalı.

Güncelliği zinde tutmalı.

Filistin, Gazze ve Kudüs’ün Mescid-i Aksa ile olan ilişkisine yer vermelidir.

Yani din dersi, sosyal ve tarih derslerinde buna ilişkin kazanımlar öncelenmeli...

Sadece yas,

Gıyabi cenaze namazları,

Basın bildirileriyle mi yetineceğiz?

Sahi acıları kanıksamak,

Kitlesel ölümlere alıştırılmak daha da acı verici değil midir?

Galiba Filistinli kızın haykırışı doğrudur:

“Arun aleyküm, arun aleyküm arun aleyküm!”

(Utanın, utanın-utanma duygusunu kaybetmediyseniz-utanın…)

#Hamasaselamdirenişedevam.

Kalın sağlıcakla.