Bismihi Teâlâ

Türkçe ana derstir.

Dört temel alanı vardır:

Dinleme-izleme, okuma, konuşma ve yazma.

İlk iki alan anlama, sondan iki alan ise anlatım olarak alan yazına geçmiştir.

Tüm derslerde Türkçe’nin yeri vardır.

Bizde ezbere dayalı olduğu için sınav odaklıdır.

20 soruluk LGS’de Türkçe ortalaması 9.9

40 soruluk AYT’de Türkçe ortalaması 20.02

Yani yüzde 50.

Sınava dair öğrenci yetiştirdiğimiz için,

sınavdan sınava kitap açılıyor.

Türk dili de salt bilgi olarak kalıyor.

Birkaç gramer kalıp ezberletiliyor.

Teknik olarak değişmeyen çoktan seçmeli sorularla

Türkçe’yi verdiğimizi düşünüyoruz.

Onun için Türkçe pek de önemsenmiyor.

Test usulü sınavlarda başarı gösteren bir öğrenci,

 üç beş cümleyi bir araya getirmekte zorlanıyor.

Bir konu hakkında sunum yapmasını isteyemezsiniz bile.

 Ortaokul ve liselerde ölçme ve değerlendirmeye ilişkin,

Çoklu ölçme türüne geçileceğinden bahsediyor bakanlık.

Çoktan seçmeli(test uygulaması)nin yanında açık uçlu ve kısa cevaplı sorular.

Bu yıl ortaokul 6 ve lise 9. sınıflarda ortak sınav uygulamasını bakanlık yapacak.

Türkçe ve Türk Dili ve Edebiyatı derslerinde uygulama sınavı olacak.

Yani konuşma ve dinleme becerilerini ölçmeye dönük.

Uygulama yeri okullardır.

Daha önceleri de benzer şeyler gündeme geldiydi.

Lakin yerelde pek karşılık bulmadı.

Öğretmenler çalış(tırıl)madı mı, öğrenciden çalışma beklemek ne kadar tutarlıca olur?

Hani derler ya “At sahibine göre kişner.”

Kabul edelim ya da etmeyelim.

“Arabanın ön tekerleği nereden geçerse arka tekerleği de oradan geçer.”

Dikkat edin okulların tesiri olmuyor, olamıyor?

Biraz da bu pencereden bakmalı değil miyiz?

Türkçe’ye ideolojik olarak bakmaktan çok muhteva yönüyle bakılsa

durum daha anlaşılır olmaz mı?

Kalın sağlıcakla.