Bismihi Teâlâ
“Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.”(İnşirah 7,8)
Tatil kök olarak ataletten türemiştir.
Yani ‘başıboş kalma, hareketsiz kalma’ durumu…
Başka deyişle paydosla eş manalıdır.
Telaffuzda “dinlenme, dinlence” söylemi ağır bassa da
önemli olan kişinin kattığı manadır.
Açık deyişle ölçüyü;
yaşantınız ve yaşama ilişkin idealleriniz belirler.
Gerçekçi olmak gerekir;
sınırlı bir ömrünüz var, dinlenmeye lüksünüz olabilir mi?
Bakiyeyi harman savururcasına tüketme cesaretiniz olabilir mi?..
“Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.”
Sözü marifete, tevazuuya yormak olanaklı olsa da
sürekli öğrenmeye duyulan aşk ve arzuya da yoramaz mıyız?
Pedagoglar ‘eğitimde süreklilik ve devamlılık’ ilkesinde hem fikirdir.
Öğrenme yaşında olanlara tatil kavramı ucuz olsa gerek!
Alıcı verici cihazların zinde olduğu yaşlar vardır.
Belki de en fazla işlenmesi gereken yaşlar o yaşlardır.
“Ağaç yaş iken eğilir” darbımesel oldukça hassasiyeti koşul görmüş.
Suhuleti bırakıp, işi yokuşa sürmek müşkül hal değil midir?
Başka deyişle basiti karmaşık hale getirmek…?
Toplumda edindiğim izlenim şu ki;
kolaya kaçmak gibi karakterimiz var.
Sanırım, ‘eğitimi, okula sıkıştırmak tavrımız’ bunu özetler…
Oysa yeryüzünün her karesini eğitim hanesi görmeli…!
Dinlenme dahi hikmetle, marifetle olunca mana kazınır.
Rabb’e yöneldin mi,
uyku bile ibadet hükmüne geçmiyor mu?
Okullara ara verilen bu yaz günleri talimgâha evirilebilir.
Mesela;
-Camiyle buluşturulabilir.
-Elifbayla tanıştırılabilir.
-Kelime dağarcığı temel dini bilgilerle zenginleştirilebilir.
-Doğa marifetlice işlenebilir.
-Sporla zihin dinlendirilebilir.
…
Demem o ki;
Plan ve programımızın temerküzünde onlar olsun ki,
eğitim müfredatımız atıl olmasın!
Yapılabilecek o kadar mühim şeyler varken;
eğitimin tatili olur mu sizce?...
İspanyol romancı güzel söylemiş:
“İnsan eğitimle doğmaz lakin eğitimle yaşar.”
Kalın sağlıcakla.