Bismihi Teala

Bu memlekete garba ait poyrazın esmesiyle, emre amade bodoslama girildi.

Boyun eğmeye yönelik ne varsa tedavüle girdi…

Sinsi sinsi ve gerektiğinde cebren!

Yön, yörünge değişti.

Eksen kaydı.

Diğer deyişle kıble değişti.

Gök kubbemizi kaybettik.

Peyderpey savurmaların ardı arkası kesilmedi.

Cumhuriyet, muasır medeniyet adına geçmişe galiz küfürler edildi.

Celladını memnun etmek adına ne varsa…!

Şair ne güzel dile getirir:

‘’Celladına aşık olmuşsa bir millet,

İster ezan ister çan dinlet,

İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet,

Müstahaktır ona her türlü zillet!’’

Kendine yabancı ve yabancıya ait ne varsa yapay bir yapının esaretinde.

Eleştiriyi bile kabul edemeyecek kadar fanatik.

Zira öyle inanmış ki,

Deve kuşu misali,

Kendisinden bile haberi yok!

Harici projenin kilometre taşları bir bir döşenince, bir arpa boyu yol kat edilmediği görüldü.

Asıl kültürel devrimle kastedilen ne?

Sana ait ne var?

Abecen Yunan.

Ceza hukukun,

İtalyan-Almanya.

Aile hukukun;

İsveç.

Böyle yaşayıp sadece kabirde kıbleye yönelmek kurtarır mı?...

Asıl bu kavganın harareti,

Kadim medeniyetin kodlarına müdahale etmek.

Yani yazınsal şifreyi değiştirmek.

Hurufun esrarengiz sırrına tavır takınmak!

Dedik ya, siyasi mühendisliğin hesapları yerini bulsun.

Alfabe taşıyıcıdır.

Seslerin suret bulduğu sistemdir.

Dilin simgelerle matbuya dönüştüğü zemindir.

Yazıdır.

Derinliği kadar güçlüdür.

Manası kadar tesirlidir.

Zira tonu, rengi, karakteri, düşünceyi ifade eder.

 Kısacası saldırılara karşı

‘’Elif’’ gibi dimdik durulmayınca,

Yüce medeniyetin hakikatlerine karşı ‘’Wav’’ gibi eğilmek beklenir mi?

Kalın sağlıcakla…