Bismihi Teâla

Bu saf ve berrak gönle uzanacak el;

Tanıdık olmalı,

Doğal olmalı,

Çıkarsız; menfi hesaplardan arınık olmalı…

Siyasi ve politik emel gütmemeli…

Hele hele gazel çalmamalı…

Yani dalaverelerle, ali cengiz oyunlarıyla uzatılan el;

Nabza göre şerbet verip,

Sağ gösterip sol vurur…

Şu var ki beyin yıkayan, akıl çalan toplum mühendisleri hiç eksik olmazlar...

Hâlbuki akıttıkları yaş, gözyaşı değildir.

Ancak timsah gözyaşıdır.

Onun içindir ki riyakârane tutum sırıtır, hoşnutluk vermez.

Altı alay, üstü kalay icraatlar bir proje olmasın mı?

Ağza bir parmak bal çalmakla oyalayıcı fikirler güdülüyor olmasın mı?

Amman ha!

Niyete, güdülen gayeye dikkat!

Niyet, güdülen gaye iyi etüt edilmeli.

Yoksa oyuna gelmek içten bile olmaz.

Ne demişler:

‘’Tilki, tilkiliğini bildirinceye kadar post elden gider.’’

  Dedik ya uzanan el tanıdık olmalı.

İşte o el şefkat elidir!

Merhamet elidir!

O el yormaz,

İçten ve samimidir.

Sahibine ihanet etmez,

Yaratıcısından koparmaz.

Biz ulus olarak

Öyle bir çağ atlamışız ki(!)

Dünyada tek çocuk bayramı bizde…

Sevinin çocuklar, övünün büyükler(!)

Artık zil çalıp oynamak mı düşer, orayı bilmem.

  Yoksa bu devran nasıl dönsün…?

Bu döngü nasıl sürsün…?

Kimileri için tabu sayılan, gündemden düşsün mü yani(?)

Ya da klikler son mu bulsun?

Öte yandan pastadan nemalanan diğer hissedarlar:?

Kapışma, konum belirleme, vaziyetten hisse çıkarma…

Ne diyelim kişi sevdiğiyle beraberdir.

Kalın sağlıcakla…