Bismihi Teâla

Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır

…’’

Dizelerinin sahibi edebiyat ve fikir sahasının güçlü isimlerinden Üstat Sezai Karakoç geçen salı günü dünya sürgününden ahiret saadetine irtihal etti...

Yurdu Firedevs Cenneti olsun.

Akrabalarının, sevenlerinin başı sağ olsun.

İnancım o ki; Dini Mübin için bıraktıkları, hanesine ‘’sadakayı cariye’’ olarak kalacaktır.

Güzel seda dile hafif gelir, kulağa hoş; dokunuşu gönle ferahlık verir.

Hele hele bu ses güzel düşünen, güzel yaşayan da oldu mu, kuvvetlice olmaz mı?...

Akli selim, kalbi selim güzel sözlerin, güzel işlerin mümessili kişiler gitseler de geride hoş bir sada bırakırlar.

 Baki ne güzel demiş:

‘’Avazeyi bu âleme Davud gibi sal

Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş.’’

  Nefesini, hissini; kelamını, kalemini “Din-i Mübin” için sarf eden Nuh’un gemisinde hissedar olacaktır.

Kuşkusuz sanat, hitabet, belagat Kur’an-ı Mübin’le kemalat bulmuştur.

İslam’ın edebiyle, engin şuuruyla şahsiyet bulmuş edipler değerlidir. Sanat, edebiyat alanında onur abidesidirler.

İmajdan, popülariteden kaçınan bir irade ortaya koydu. Cesaretini şarkın doğal havasında; ta çocukluğunda, gençliğinde edinmişti.

 Entelektüel birikimini entel-dantel aymazlıklarla heba etmeyerek verimli bir hizmete yordu.

İslami medyanın günümüzün gerisinde olduğu 20.yy’ın son çeyreğinde mütevazı, sınırlı kaynağıyla çalıştı, çabaladı.

En azından edebiyat alanında el adına seslenmeyen, haricin puslu havasını solumayan erler, alternatif olarak varlıkları gösteriyordu; Zarifoğlu gibi, Akif İnan gibi…

Son olarak duruşumuz;

- ÖLÇÜ BİR: Vefa, duygusal olarak gençliğin baharında söylenmiş; Mona Rosa’da saklı duygu yüklü dizelerle yad edilecek kadar hafifsenmemeli!

 -ÖLÇÜ İKİ: Diriliş dergisinde ilmek ilmek işlenen o cehdi, o gayreti hatta daha da ötelere taşıma ödev ve yükümlülüğümüz var…

-ÖLÇÜ ÜÇ: Zamanın koşullarını göz ardı etmeyerek; doğan boşluğu dolduracak bireyler yetiş(tir)meli!..

-ÖLÇÜ DÖRT: Kulluk bakışımız İslam’ı bir kült, alışkanlık, töre diye değil, hayatın kendisi diye imanımızı tazelemeli!...

ve Üstat Sezai Karakoç’un mısralarında dile getirdiği gibi

 “Müslüman İslam’ı öyle sağ, diri ve canlı yaşa ki seni öldürmeye gelen sende dirilsin…”

Rahmetle, minnetle…

Kalın sağlıcakla…