Bismihi Teâlâ

Elde kalan öğrenciler de mayıs başından bu yana patır patır dökülmeye yüz tuttu.

Eğitim öğretimde kopukluklar azımsanmayacak durumda…

Öğretmenler öğrenci bulamamanın stresini ve sıkıntısını yaşıyor.

Dolayısıyla öğretmenlerin motivesi de düşme eğiliminde.

Mesleki haz ve öğretme şevki yara alıyor.

Yani öğretmen kendi kendine ders anlatma trajikomik durumuna düştü.

Hani günlük telaffuzda “Kendin pişir kendi ye” deyişi var ya; öğretmen camiası da ‘kendin anlat kendin dinle’ moduyla literatüre yeni kalıp kazandırdı(!)

MEB bu aralar telafi eğitimini gündeme getirdi.

Yüz yüze mi uzaktan eğitim yoluyla mı?

Gerçi bu yönde netlik yok.

Sair zamanlarda da uzaktan eğitimde öğrenci katılımının kopuk olduğu, istek ve motivasyonlarının asgari düzeyde olduğu, manzara karşısında telafi eğitimde ne kadar katılım/başarı sağlanır?

Mevcut veriler pek de iç açıcı değil.

Yaz mevsimi sıcağında, hava sıcaklığının 40 dereceyi bulduğu iklimde, ailelerin yazlıklarına, bağ/bahçe evlerine gitmeye koyuldukları bu mevsimde; durumun parçalı bulutlu/dağınık olacağı aşikar!

Hele hele uzaktan eğitimin gına getirdiği portre karşısında, uzaktan eğitimle telafi eğitim yoluna girmek, kalburla su taşımanın ötesine geçmez.

Görmezden gelinmek elde değil; zihinler karışık…

Eğitim kazanı fokur fokur…

Bir ileri üç geri vitesle dizlerde derman mı kalır!..

Kulağa hoş gelen senaryolar güzel de ardından gelen çark etmeler artık kabak tadını verdi.

Hormonlu notlarla ölçme değerlendirmenin rafa kaldırıldığı, şişirilmiş notlarla öğrencilerin ödüllendirildiği(!) sınav odaklı sistemde; bu beleşliği bulamayana ne diyeceksiniz?

Lise, üniversite giriş sınavlarında; OÖBP (Orta Öğretim Başarı Puanı) direk etkili.

Nümerik değerler sıralamayı altüst edebiliyor.

E, bu süreçte, hele hele mezunların durumu göz önünde bulundurulduğunda MEB/YÖK sıhhatli ölçme değerlendirmenin neresinde?

Yoksa bu pandemi de her şeye mi virüs bulaştı?

İçselleştirilmeyen, yüzeysel, kopuk kazanımların telafisi elbette gerekir.

Tabi ki içi dolu/doygun program ve isabetli zamanlamayla imkânsız değil!

Şu var ki, ekran başında öğrenci, öğretmen tükendi.

Tükenmişlik sendromları baş gösterdi.

Koronalı günler elbette nihayete erecektir.

Peki, eğitim kurumları ki başta okullar gelir; koşullara göre olası olumsuzluklara karşı elverişli hale getirmek için ne yapıldı?

Halen okul fukaralığı mı yaşanacak?

Diplomalı işsiz yığınına son verilmek için iş, istihdam alanları dar şekilde devam mı edecek?...

Aslında telafisi yapılacak o kadar şey var ki, maarife düşen, ayıkla pirincin taşını…!

 

Kalın sağlıcakla…