Bismihi Teâlâ 
Kuşkusuz talihsiz süreçten en ziyade etkilenen;
Sayıları 25 milyonu bulan çocuk-genç nüfusudur. Ortalama 30 milyon veliyi de katarsak neredeyse ülke nüfusunun üçte ikisine tekabül eder.
Dolayısıyla bu nüfusun memnuniyeti,
Bu nüfusun huzuru,
Bu nüfusun mutluluğu,
Ekser nüfusun istikbali,
Ülkenin huzuru, mutluluğu, geleceği demek değil midir?
Doğrusu eğitim demek;
Sağlık demek,
Ekonomi demek,
Hayat demek,
En büyük davayı yüklenmek demek değil midir?
Öz anlatımla iş ciddidir, hayat memat meselesidir. Böyle görmek gerek!

Eğitimin/öğretimin baş mimarı öğretmenlerdir.
Belki de bu süreçte en az konuşulan onlardı…
Ya da sözüm ona;
Bu mesleği iş olarak bulmanın ötesinde,
Diğer söyleyişle’’ öğretmenlik yapmak’’ için değil ‘’öğretmen olmanın’’
İdrakinde, bilincinde olan eğitmenler için sahiden durum nedir?
-BİR: Öğrencisinin sisteme katıl(a)mamasından muzdariptir.
-İKİ: Öğrenme kayıplarından ötürü mutsuzdur.
-ÜÇ: Saatlerce dijital ekranın karşısında tuttuğu yavrucakların sıhhatinden ötürü tedirgindir.
-DÖRT: Tutan el, gören göz, solunan nefes olamamanın efkârlığını yaşar!

Görünüşte evinde, koltuğunda, bilgisayarın karşısında gel keyfim gel!
Çay, kahve önünde!
Resmiyet yok, ciddiyetten uzak!
Gırgır şamata had safhada!
Oturdukları yerde maaş cepte!
Sahiden kazın ayağı öyle mi?
Tabi ki ‘’öğretmen olmanın’’ misyonunu taşıyan için bunlar uzak şeyler!
Mevcudu 20-30 kişilik sınıfta dersi üç-beş kişi ile yapmak kolay mı?
Tam can alıcı yerdeyken bağlantının kopukluğu hafifseyebilir mi?
Derse giriş yapmak için defalarca gir çık yapmak kolay mı?
Saatlerce radyasyonun zararlı ışınları hedefinde, devinimsiz alanda ergonomik yönden beden sağlığını, riske atmak kolay şey mi?
Yani ev ortamını, ekranı sınıf ortamına dönüştürme gayreti sıradan iş değildir.
Öz anlatımla uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimden daha çok müşkül ve stresli olduğu gözlemlenen veri!

MEB;
“Tüm sınıfların aynı anda yüz yüze eğitime geçmesi kısa vadede mümkün görünmüyor...” diye açıklama üstüne açıklama yapmanın altını çiziyor.
Ardından uzaktan eğitimin her halükarda devam edeceğini belirtiyor.
Eğitim kurumlarının fiziki yapısı içler acısı!
Açık deyişle kalabalık okulların nüfusu ürkütüyor!
Acaba normale geçemeyişimizin temel sebeplerinden birisi de bu değil midir?

Özetle milenyumda domuz gribi, SARS, MERS, COVİD-19 vd.
‘’pandemi ‘’olarak adlandırılan küresel ölçekte yayılım gösteren bulaşıcı hastalıklar oldu.
Daha da önemlisi ‘’pandemi yüzyılı’’ diye adlandırılan bu yüzyılda;
benzeri salgınlarla sınayacağımız apaçık ortada!...

Kalın sağlıcakla…