Bismihi Teâlâ
Minikler pazartesi günü iki haftalık uyum programı dâhilinde okula başlayacak. Okul öncesi ve ilköğretime yeni başlayan milyonlarca öğrenci seyreltilmiş sınıflar şeklinde haftanın iki günü okula gidecek… Yani eylül ayı itibariyle 57-68 ayını dolduran çocuklar ana sınıfına, 69 ay ve sonrası olanlar ise ilkokul 1.sınıfa başlayacaktır. Tabii ki esneklikler var.
- a) İlkokulların birinci sınıfına, kayıtların yapıldığı yılın eylül ayı sonu itibarıyla 69 ayını dolduran çocukların kaydı yapılır. Ayrıca 66, 67 ve 68 aylık çocuklardan velisinin yazılı isteği bulunanlar da ilkokul birinci sınıfa kaydedilir.
- b) Okul müdürlükleri, yaşça kayıt hakkını elde eden çocuklardan 69, 70 ve 71 aylık olanları velisinin yazılı talebi bulunması halinde okul öncesi eğitime yönlendirir veya kayıtlarını bir yıl erteler.”(Okul öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yapılan son değişiklik madde 7)
11 Mart 2020 itibariyle kapılarına adeta kilit vurulan eğitim öğretim kurumları “Seyreltilmiş- Kademeli Sınıf Modeli” ile 21 Eylül itibariyle start alacak... Bakalım neler getirecektir?.. Deneme mi başlangıç mı bunu süreç gösterecektir. Bakanlık, ilgili kurullar kontrollü hareket etmekten taviz vermek istemiyorlar.
Ne yazık ki pandemi salgını ile birlikte tedirginlik, endişeler “okul fobisi” denen olguyu ciddi anlamda tetiklemiş!.. Haklılık yanı yok mu? Hem de çok… Bunda;
-KORKU BİR: Okullardaki öğrenci sayısının kalabalık oluşu…
-KORKU İKİ: Öğrenci yoğunluğu…
-KORKU ÜÇ: Hijyen, temizlik ve güvenlik sorunları…
gibi komplikeler pandemiyle birlikte korkuyu tetikleyen faktörlerin belki de en başta akla gelenleridir.…
Bu durum karşısında;
-BİR: Tüm risklere karşı okulların açılmasını isteyen büyük bir kesim var.
-İKİ: Okulların açılmasını istemeyen bir kesim var.
-ÜÇ: Hiçbir surette devlet okullarını istemeyen –kolej, özel okul, dershane- gibi özel öğretim kurumlarını tercih eden bir kesim var. Bu aşamada tercihten çok pandemi kaynaklı zorunluluktan bu yöneliş ciddi artış gösterdi.
-DÖRT: Azımsanmayacak şekilde karasızlık içerisinde olanlar var.
…
Kim haklı kim haksız oraya girmeyeceğim. Gelinen süreç itibariyle temel argüman “Halk sağlığıysa” neden yazın başından bu yana özel öğretim okulları açık, ki git gide sayıları da artıyor; resmi okullarda ciddi bir icraat yok. Bu bir çelişki değil midir devlet okulları kapalı olacak öte yandan sair okullar açık!.. Diğer deyişle bu uygulamayla vatandaş özel öğretim kurumlarına teşvik edilmiş olunmuyor mu?..
Tutarlı bir çözüme gidilmezse özellere ciddi bir kapı aralanmış olunur. Başka deyişle eğitim paraya dönüşecek… Olanağı olan basacak parayı okutacak; imkânı, koşulları kısıtlı olan ailelerin çocukları sağlıklı öğretim olanağı bulamayacak. Bu kabul edilebilir bir durum mu?..
Ve eğitimde fırsat ve imkân eşitliği güme gitmiş olacak!
Kademeli modelle bu işin üstesinden gelinecek mi? Minikler yarın seyreltişmiş gruplarla eğitim öğretime başlayacak.
Belki çoğu işin ciddiyetinde değildir. Burada ailenin ruh hali, salgın karşısındaki iradesi çocuğun şahsı manevisinde yerini alacaktır. Açık deyişle dış motive ebeveynlerin tutum ve takınacağı tavırla şekillenecektir. Zaten okul ortamında öğretmenlerimiz, okullarımız gereken motiveyi sağlayacaktır. Bu konuda ailelerin rahat olması lazımdır.
Minikler maskeyle okullu olacaktır. İlginç ki pandeminin bulaş riskinin en az olduğu yaş diliminin içerisinde yer alıyorlar. O açıdan ebeveynlerin rahat olmasında yarar var zira çocuğun psikolojik olarak rahat etmesi büyük oranda buna bağlı…
Başta ebeveynler okul fobisinin üstesinden gelme iradesini gösterirse; çocuk da bundan büyük güç alacaktır. Çocuk büyüklerinden alacağı güçle okul ortamına daha erken alışacaktır.