Bismihi Teâlâ                                                                                               

     Eskilerden merhum bir bakanın “Şu mektepler olmayaydı maarifi ne güzel idare ederdim”  ifadesiyle geçenlerde mevcut bakanın “Eğitimde asıl yük öğretmen maaşlarıdır” sözü  ne kadar da benzeşiyor… Bu çıkış;

  Kaytarmacılığa, beceriksizliğe, yönetişim zaafiyetine mazeret mi addedilir yoksa bazı kısıtlamalara gidileceğinin işaretleri mi? Ya da başka şey mi?..

   Ne olursa olsun vaziyet, uygulama ve sahaya yakından bakıldığında realitenin konuşulanlar gibi olmadığı rahatlıkla görülebilir. Onun için süreç sıkıntılı; ciddi kaymalara, kayıplara, eşitsizliklere, dengesizliklere yol açacak handikaplara gebe…

  Geçen yıl eğitim öğretimin yarısı uzaktan eğitimle geçiştirildi. Her ne kadar bu yıl, geçen yılın vermiş olduğu kısmi tecrübeyi alsa da henüz tatmin edici, doyurucu bir çözüm olduğu söylenemez. Çevrimdışı ve çevrimiçi olacak şekilde bilgisayar destekli öğrenme yöntemi ile eğitim öğretim süreci işletilmeye dönük plan programlar yapılıyor.

  Keşke;

Konuşulduğu, yazılıp çizildiği gibi şartlar, koşullar, kaynaklar, imkanlar da o yönde söylenenleri  kanıtlasa!..

Kırsal kesimlerdeki ve dezavantajlı konumdaki öğrencilere pozitif bir çözüm sunulsa!..

Fiber optik alt yapımız çevrimiçi canlı derslere erişim gücünü kaldırabilse!..

  Bir iki haftalık telafi eğitim sürecinde öğrencileri, ebeveynleri, öğretmenleri belki de en fazla kasan faktörlerin başında sisteme -EBA’ya- erişim sıkıntısı olmuştur… O açıdan ilk izlenimin, ilk etkinin olumlu olduğunu söylemek güçtür.  

   Heyecanla, büyük coşkuyla çevrimiçi -tele konferansla- sisteme bağlanmak isteyen özellikle ilköğretim çağındaki çocuktan geçer not almamıştır sistem. En azından telafi eğitimde öyle…

   Ekranda çıkan ileti; “Çok kalabalık! Şu an yüz binlerce öğretmen ve öğrencimiz EBA’da...” İyisi mi siz yine de EBA TV’ye yönelin… Morali bozuk, stresli öğrenci bir kez daha hayal kırıklığına uğrayadursun! Böyle bir durum öğrenci üzerinde ciddi bir yara bırakmaz mı?!

  Yani her şey cilalandığı, parlatıldığı gibi değil. Öğrenci bir iki, bilemedin üç dört defa da olsa giremedi mi artık girse ne olur girmese..!

   Destek sınıfları deniliyor, acaba kaç okulda var? Kaç öğrenci faydalanıyor? Bilişim, formatör öğretmenlerin çabası ne durumda?  Öğretmen çevrimiçi dersini okulda vermek istediğinde ona ne oranda olanaklar sunuluyor?..

   Öğretmen gelirlerini kısıp onu moralsizleştirip, strese sokmakla istifade edemezsiniz!..

İş yapma şevkini, özverili temposunu yaralarsınız.

Gelir kayıplarının önlenmesi, mesleki ihtiyaçlarının karşılanması durumunda eğitimin-öğretimin en önemli paydaşı olan öğretmenlerden azami istifade etme yoluna gidilebilir.

Yoksa bireysel olarak stres altında olan birinin başkalarına yardımcı olması beklenilebilecek bir şey değil!

  Uzaktan öğrenme, belki acil durum tedbiri olarak düşünülebilir. Ancak öğrenme;

-BİR: Öğrencilerin özellikleri

-İKİ: İmkân ve şartlar

-ÜÇ: Aile ortamındaki koşullar

-DÖRT: Bilişim teknolojilerine sahip olma durumu

-BEŞ: Erişim fırsatları

gibi faktörlerle direkt ilintilidir.

  Uzaktan öğretimle öğrenci;

  Hazır bulunmuşluk, kendi kendine öğrenme kapasitesi, uzaktan öğrenme olanağı (dijital ve canlı kaynaklar) ile kısmi kazanç elde edebilir fakat öğrenme kaybının miktarı, uzaktan öğrenme olanağındaki eşitsizlikler okulların açılması aciliyetini belirleyen birkaç argümandır.

Kalın sağlıcakla…