Bismihi Teâlâ
Yazıma biri iki soru ile başlayayım:
SORU BİR: Devletin tepesinden ezici çoğunluğu Anadolu’nun batısı olmak üzere FETÖ’ye pirim verdirten asıl faktör nedir?
SORU İKİ: Dolaylı ya da doğrudan FETÖ’ye intisap ettiren anlayışın arkasında yatan temel duygu nedir?
Gelinen süreç itibariyle ağzı olan konuşuyor, veren veriştirene… Bilumum kişiler FETÖ uzmanı olmuşçasına çeken çekiştirene!.. Ver mehteri ver! Demekten kendini alamıyor insan…
Bu meşum ağla daha çok vaktinde onur duyan kesim kuşkusuz Türk kamuoyu gelir.
Balıklamasına dalanı, hüsnü niyetle intisap kuranları hariç tutarsak;
Bana göre kâinat imamının(!)popüleritesini artıran asıl dil;
“Türk, Türk kültürü, vatan, Osmanlılık ve cilalanmış dini ritüeller” gibi ses tonu yüksek, dokunaklı yanı güçlü olan tonlamalardır. Yani Türk-İslam sentezi oluşumu da desek aykırı bir şey demiş olmayız sanırım.
Yoksa tevhidi düşünen ve İslam’ı aslından alan kesimler, cemaatler, vakıflar vs. çok da FETÖ’ye kanmadı ve fitnesinden Allah’a sığındı. Hatta FETÖ’nün kumpaslarıyla yıllarca cezaevi yattı. Halen çoğunluğu Kürt coğrafyasında olan muvahhitler vardır dört duvar arasında.
Hele Türk kültürünü tüm cihana yayma ülküsü, ardından Türk’ün sesini okyanuslar ötesine ulaştırma gayretleri; siyasiler, işadamları, akademisyenlere değin geniş yelpazeyi ağına almayı başardı. Güç içinde güç devşirdi.
Neyse bugün ayyuka çıkan bunları bir tarafa bırakıyorum.
Doğrusu, asıl dil beni düşündürüyor.
Düşünün orta Afrika’dan, Orta Asya’dan yurda getirilen masum çocukları dev organizasyonlarla Türk bayraklarıyla, mehter eşliğinde, gösterişli sahnelerde boy göstermeler ve cihan diline aday Türk dili fraksiyonları…
“Finansman bizden Türk kültürünü yaymak sizden” parolasıyla hamiyette yarışanlar… Türk’ün göğsünü kabartan olimpiyatlar… Sloganik, hamaset yoğunluklu Tek Türkiye gibi dizi filmler senfonisinde gönül bağı kurma replikleri…
Türkçe olimpiyatları sahnelemeleri karşısında gözyaşı dökmeler, hocaefendiye(!) minnet ve şükran alkışları!. Tırnak işareti içerisinde şimdi de alkışların yerini kargışlar almış…
Biraz feraset ve biraz izan!
Maalesef kimse bunları dile getirmiyor. Cemaat olgusunu maksatlı bir şekilde ileri sürerek İslami kesimleri töhmet altında bırakıyor. Bakar mısınız, Marmara ilahiyat profesörünün “Bir FETÖ gitti bin FETÖ sırada” demecine…
Acaba ilahiyat fakülteleri nitelikli, ufku geniş, zihni berrak, kendisiyle barışık gençleri yetiştirmek için asli fonksiyonunu icra ediyor mu? Bence en son kendisine bile faydası olmayan akademisyenler konuşsun.
15 Temmuz gecesi ölüme gidercesine gönüllü olarak giden; itikatlı ve hakikaten sözde değil özde, vatanına bağlı memleket insanıydı. Darbe gecesi ekser çoğunluk dünyadan beklentisi olmayan gönlü temiz insanlardı. Mukaddesatlar uğruna tanklara kurşunlara siper oldular!..
Halkın direnişini demokrasi adına, ithal kültür uğruna olduğunu iddia etmek başka deyişle bu yakıştırmayı yapmak şık değil; canını feda edenleri incitir, gazileri yaralar!..
Son kelam; salaların sesini yabancı söylemlerle yozlaştırmayalım. Zira dini değerleri yozlaştıranları çok uzak değil, FETÖ’de gördük. Ders ve ibret almak temennisiyle…
Kalın sağlıcakla…