Bismihi Teala                                                                                                                          

Cebrail(a.s) sordu, Allah resulüne:

--Kıyamet ne zaman kopar diye.

Allah resulü:

--“Cariyenin efendisini doğurmasını, çıplak, fakir koyun çobanlarının yüksek bina yapmada birbirleriyle yarışmalarını görmendir”

    Asrımız çok şeye gebe görünümünde, hız ve surat o biçim(!) Bu hal korkarım; kıyameti zorlayacak türden! Zira son Resulün öngörüsü gerçekleşiyor ya da gerçekleşmesinin koşulları bir bir görülüyor!

  Kötümser olmak ya da felaket tellallığı değil amacım, fakat vaziyet kamufle edilemiyor, görmemezlikten gelinemiyor, sormadan edemiyor insan... Allah yardımcımız olsun.

-SORU BİR: Hazları uğruna tavizsiz bir nesil peyda oluyor; haberiniz var mı?

-SORU İKİ: Hazlarının hızını frenleyemeyen bir gençlik doğuyor; farkında mıyız?

-SORU ÜÇ: Sanal alemi gerçek alem gören şaşkın bir nesil karmaşasıyla karşı karşıyayız; bilmem rahat mıyız?

-SORU DÖRT: En önemlisi anne, babaya asi olan bir kuşakla imtihan ediliyoruz; bilmem görüyor muyuz?

-SORU BEŞ: Kendi zevki için annesine/babasına kıyan yeni yetmeler türüyor; acaba rahat mıyız?..

  Aslında sorulacak çok şey var, şimdilik bu kadar yeter sanırım. Derdimiz büyük, sorunumuz kendimizle, eş deyişle özümüzle!..

 

  Anne, çocuğun isteğini hemen yerine getirmediği için alışveriş merkezinde kız çocuğu tarafından tartaklanıyor..!

  Anne, çocuğun sigara parasını vermediği için erkek çocuğu tarafından dövülüyor, yüzü gözü şişlik içerisinde..!

  Baba çocuğuna nasihat ediyor, ikaz ediyor, oğul babayla meydan kavgasına girişiyor..!

Sonuç, baba katili çocuklar ya da evlat katili babalar! Nereden bakarsan bak, elinde kalır.

  Hazcı gençlik, hodbindir. Kendi tutkularına her şeyi feda edebiliyor. ‘Kutsalları dinlemez, dokunulmazlığı olanları saymaz’ derekesine düşüyor. Dolayısıyla bu gidişat Yaradan’a dokunuyor.

  Seküler eğitim sistemi, erdemli birey yetiştirmekte aciz kalır. Ecdat, medeniyet demagojisi yapmakla, sloganik sözlerle umulana varılmaz, temenniler de yerini bulamaz.

  Gençlik deliliğine, sarhoşluğuna yegane terapi maneviyattır. Durduracak tek güç iman ve iman hakikatleridir. zira bundan yoksun olan bireyler toplumdaki aciz biçareleri, ihtiyar-yaşlı ebeveynleri ezip geçer… Gelenekleri, normları, otoriteyi hiçe sayan bir nesil asıl tehdit olmaz mı?

  Eğitim sisteminin her kademesindeki kişilere ciddi mesuliyetler düşmektedir. Eğitim sisteminin olmazsa olmazı, dini değerler olmalıdır. Sözde değil, özde yani her yerde sistemin kendisi olmalıdır..

   Asi, bozguncu, hürmetleri hiçe sayan, haz peşinde olan bir gençliği herhalde kimse istemez.

Aile otoritesi bize ait olmayan sözleşmelere, anlaşmalara kurban edilmesine mahal var mı? Her kesimin zarara göreceği politikalara alet edilmesi kabul edilebilir mi?..

Kalın sağlıcakla…