Bismihi Teâla                                                                                                                        

   Küresel pandemik’in devasa etki boyutuyla yerküre ciddi alarmda! Ülkeler arasında sirkülasyonun tavan yaptığı modern çağda, ciddi tedbirler alınsa da ölümlerin ardı arkası kesilmiyor! Özellikle Avrupa ülkelerini esir almış durumda! Tabii ki sair coğrafyalara da yayılım özelliği olan bir illet!!!

Kimi güçler tehlikeyi ve içine düştükleri vaziyeti itiraf ededururken kimi güçler kamufle etse de teknolojinin marifeti karşısında çok uzun sürmeden ‘’foyası meydana çıkıyor.’’

 

  Almanya başbakanı “Almanya ikinci dünya savaşından bu yana ilk kez bu kadar ciddi bir sorunla karşı karşıya kalıyor…” Fransa cumhurbaşkanı Macron “Savaştayız, bir orduyla ya da bir ulusla savaşmıyoruz, düşman yanı başımızda…” diyor. Öz deyişle bu sıradan bir hadise değil!!!

  Bu öyle bir hadise ki hava yolu trafiğiyle hızla yayılan bir musibet! Literatürde musibet kavramı, “Ansızın bastıran yağmur”; “Bir şeyin hedefine ulaşması, birinin payına düşmesi” anlamına gelir.

Hayat kitabımız Kur’an:

“Başınıza gelen bir musibet kendi ellerinizle kazandığınız günahlar yüzündendir.”(Şura,30) Geçmişten günümüze nice uygarlıklar, topluluklar, güçler tanrılık iddiasında bulundular. Zulümlerine sınır tanımadılar, yeryüzüne fitne/fesat saldılar ve nihayetinde ibretamiz bir biçimde yeryüzünde silinip gittiler! Örneklerini burada serdetme olanağımız yok ama binlerce örneği var. Allah’ın gücünün yanında başka güç var mı?!

 

  Gözle görülemeyen, hacmi iğne deliği kadar bile olmayan bir mikroorganizma; insan yaşamını, işini, çalışma şeklini; toplumların, toplulukların politikasını, ekonomisini bir anlık manevrayla kaydırma gücünü nereden buluyor ya da bu iradeyi nereden alıyor?

 Ulusların, güçlerin, işgalcilerin derinlikli hesap ve planlarını bir anda kendilerine çeviren, kendilerini kendileriyle meşgul eden irade, beşer üstü bir irade değil midir?

 

  Solunum yoluyla insanı etkisizleştirmeye yeten bu illet umarım hidayete vesile olur. Öne çıkan bazı hususlar:

- BİR: Gün geçtikçe İslam’ın öğretilerinin ne kadar hayati olduğu bir kez daha gün yüzüne çıkmaktadır.  “Esnerken bile ağzı kapatmayı ciddiye alan İslam Medeniyeti, abdestin (temizliğin) sağlığı koruduğunu…” salık verir.

- İKİ: Başta İngiltere ve İtalya olmak üzere Avrupa “Yaşlıları gözden çıkardı.” Fakat İslam medeniyeti “…beli bükülmüş yaşılar”diye nitelendirdiği ihtiyarların belalara karşı kurulmuş birer paratoner olduğunu belirtir.

- ÜÇ: Gece gündüz peşine koştuğumuz, mesaimizi heba ettiğimiz heves, eğlence vs. dünyalıklar karşısında, “soluklan evinde de kal, evindekileri de gör!” dercesine tefekküre zemin hazırlamaktadır.

 Zaman ne kadar yaşlansa da tek değişmeyen hakikat Rabbimizin hem uyarı hem de takınılacak tavır sadedinde ölçü şu:

“And olsun ki, sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden yana eksiltmekle imtihan edeceğiz. Ey peygamber! Sen sabredenleri müjdele. Onlara bir musibet dokundurduğumuz zaman, ‘mutlaka biz Allah içiniz ve mutlaka O’na döndürüleceğiz’ derler.’’(Bakara,155-156)   

 

  Şu var ki; musibetler karşısında paniklemek çözüm olmadığı gibi lakayt kalmak da çözüm değildir.

Kalın sağlıcakla…