Bismihi Teâlâ                                                                                                                        

Kendimizi kendimize şikâyet ederek sual edelim;

SUAL BİR: Kilometrelerce öteden gelip, coğrafyamızı tarumar eden “haraminin” saldığı algıyla mı hareket edeceğiz?

SUAL İKİ: Toprak, finansman ve tabii zenginliklerimizi gasp ederek katliamlar yapan işgalcilere ses çıkarmayacak mıyız?

SUAL ÜÇ: Mezhep taassubu ile birbirimizi “kâfir” , “zındık” gibi ölçüsüzce fetva yarışına girip; tekfir etme kolaylığına mı kaçacağız?

….

 Hâsılı, zilleti kurtuluş olarak görüyoruz ya, “…İçlerinden bir kısmı; Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar…” (Nisa,77) ilahi kelam ruh halimizi tercüme etmiyor mu? Ya da halimiz bu ayetin tefsiri değil midir?..

   Küresel haydut 2020’ya girdiğimiz bu günlerde “İran Devrim Muhafızları Güçleri’’nin önemli komutanlarından Kasım Süleymani’yi insansız hava aracından attığı füzeyle katletti.

   İşgalci ABD saldırı hedefine aldığını, kendi menfaatlerine ciddi anlamda tehdit olarak gördüklerini öncelikle kendi nezdinde terör listesine alır, daha sonra ortadan kaldırmayı amaçlar.

  Zira İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu geçen nisan ayında terör listesine almıştı. Zaten son gelişmelere bakıldığında yine büyük şeytanlıklar peşinde olduğu belliydi. Bu sefer hedeflerine Kasımi’yi almaları rastlantı sonucu değildir. Öyküsüne bakıldığında hedef olarak seçilen kişi sıradan biri hiç değil.

 63 Yaşındaki Kudüs Gücü Komutanı Süleyman’inin öldürülmesi, İran’ın dini lideri Hamaney’in tabiriyle “yaşayan şehit” diye yâd edileceğinin deklare edilmesi, üç gün ulusal yas ilan edileceği gibi hususları göz önüne getirdiğimizde hedefe alınan kişinin ehemmiyetli biri olduğunun ipuçlarını verir...

  “Şiî” ise katli caizdir ya da “Sünni” ise katli mubahtır mı demeli; diğer deyişle ‘dinsizin hakkından imansız’ gelir mi demeli?.. gibi ucuz ve basit fetvaların kolaycılığı bizi cennete götürecek ya..!

  Ne olursa olsun hatasıyla günahıyla, mezhebi taşkınlıkların yobazlığıyla… Sıfatı, ismi ne olursa olsun işgalci güçlerin yaptığı, hedefine aldığı siyonizmi memnun etmeye dönüktür.

  Mezhebi taassubun cehaletiyle benden değilse varsın cehennemi boylasın mı demeli?..

  Şu var ki; algımız, anlayışımız, mezhebimiz, fırkamız… Ne olursa olsun işgalci ABD kendisine itaat etmeyen, menfaatine hizmet etmeyen ırk, din, mezhep, fırka farkı gözetmeksizin kara listesine almada bir sakınca görmez. Her türlü iftirayı atmada da sınır tanımaz.

   Bana göre işgalci ABD en son yaptığı eylemde ‘sert kayaya’ çarptı. İran tarafından yetkililerin yaptığı açıklamalara bakılırsa ABD’ye misilleme yapacağı olasıdır. Nitekim İran İslam Cumhuriyeti’nin kısas yapacak gücü ve tecrübesinin olduğunu yabana atmamak lazımdır.

Kalın sağlıcakla…