Bismihi Teâlâ
Ramazan, İslam inancının kendisine yüklediği mana itibariyle“On bir ayın sultanı”, “şehr-i Mübarek”olarak değerlendirilmiştir. Kur`an-ı Azim`in ilk olarak bu ayda insanı muhatap alması, orucun bu ayda farz kılınması,1000(bin) aydan daha faziletli olan Kadir gecesinin bu ayda yer alması, Fıtır sadakasını bu ayda inananların vermekle yükümlü tutulması gibi ibadetlerin yapılması, İslam dininin dolayısıyla inananların bu aya ayrı bir önem vermesine sebep olmuştur. Zira Ramazan, Kur`an-ı Mübin`de ismi anılan tek aydır.
Mübarek ayın büyük bir bölümünü geride bırakmış bulunmaktayız. Ne kadar nasiplendiğimiz tartışılsa da iklim yönünden serin bir havada tutmanın suhuletini yaşadığımız ortada… Bu mübarek ayın gelişiyle katranlaşmış, katılaşmış kalbimiz yumuşadı… Düşüncedünyamız, anlayışımız, bakışımızmüspet cihete yöneldi. Tıpkı baharın gelişiyle rahmet yağmurlarının arzdan arda düştüğü,yeryüzünün tüm güzelliğiyle seyre temaşa dönüşmesi gibi enfes bir zemin oluşur ya;bu mübarek ayın iklimi de öyle muhteşem bir manzaraya tanıklık ediyor doğrusu.Toplumdaasayiş, güvenlik, sıhhatvs.müreffeh bir halin pek çok yansımaları gözden kaçmıyor… İslam`ın tüm şiarlarının bu şekilde yaşandığını düşünün. Yeryüzü ne kadar temiz olurdu…
Onun için bu ayı hakikaten idrak eden Salihkullar, ramazanın gidişinden ötürü üzülmüşler ve üzülüyorlar. Dolayısıyla buruk bir vedanın hüznünü yaşamaktan kendilerini alamamışlar-alamıyorlar.
Kısacası Ramazan,cihanşümul bir mekteptir…Kökleri her asra uzanan ve atiye deulaşan medeniyettir, eskimeyen bir kültürdür…Sıhhattir,berekettir,rahmettir..
Gazetemizin okurları hatırlayacaklar, geçen hafta ‘`Ramazan`a bakış`` makalemizde toplumumuzda mevcut olan bazı anekdotlarıpaylaşmıştık. Belki o yazının devamı niteliğinde düşünülebilir yazdıklarımız ama farklı açılarıyla bu minvalde birkaç hususta söyleşide bulunalımistedik. Ramazan ne değildir? diyesorduğumuzda alacağımız öyle pek çok yanıt var ki! Ramazan,
*Askerliğini yapan bir erin yaptığı gibi şafak sayar gibi günleri tüketmek değildir…
* Günün büyük bir bölümünü uyku ile çarçur etmek, yatağamahkûm bir vaziyeti almak değildir…
* Orucun ilk bir iki gününüya da son bir iki gününücamiye gidip diğer zamanlarda camiye karşı lakayd kalmak değildir…
* Sair zamanlarda yan gelip uzanıp; Ramazan`ın 27. gecesinin kadir gecesiymiş gibi ‘`bir anlık`` dindarlığa yatmak da değildir...Ya da Kadir gecesini şans oyunu gibi algılamak dadeğildir.
* Gündüzleri oruç tutup, gecelerikebairlerle dolu ortamlarda eğlenme biçimi de değildir.
* İftar sofralarına zenginlerin çağırılıp, fakirlerin unutulduğu ay değildir. Ya da iftar sofralarını israf sofralarına dönüştürmek de değildir.
* Oruçlu olduğu için sinirlenmek, esipgürlemek, kalpkırmak, kavga etmek biçimi de değildir.
* Teknolojiye Kur`an okutma ayı değildir. Ramazanı magazinleştirme de değildir.
* Namazla orucu birbirinden ayırma ayı değildir.
* Seçim öncesi yapay Müslümanlık, dindarlık, hacı-hoca; garip başörtü tiplemesi de değildir.
* Son on gününü ne bayram alışverişine, ne geziye heba edilecek ay da değildir. Zirasonu başından değerlidir, sevap deryası sondadır diyor bir İslamâlimimiz.
….
Yukarıdaki hallerin tümü ramazanla çelişen şeylerdir. Kimde bu husus(lar) varsa eğer ramazan, dibi delik bir kovaya dönebilir…
Rabbimiz hakkıyla nasiplenenlerden eylesin bizleri.
Kalın sağlıcakla…