Bilmece ile soralım:

Benim bir şeyim var; teröristin alası amma yargının(!?) balası; acaba nedir?

PKK demeyin. Cevap yanlış.

Peki; PYD, YPG, HPG, YPJ, PEJAK, KDP giller ya?

Üzgünüm. İçinde Kürdevarî kelime veya kavram bulunduran ne varsa tamamen alakasız.

DAİŞ da demeyin; böyle turfanda ve ihtiyaca binaen yetiştirilen cümle cemadat, nebatat ne varsa hımm..

İslami bir dönüşüm söylemiyle öne çıkanlar zaten külliyen yanlış.

Anladım, bu iş uzayacak. İpucu vereyim.

AYM, bunların kalemşörleri (Albay(?)/Altan) için; ezber bozacak şöyle bir karara varmış: “Suça konu yazıların yayımlandığı ve konuşmaların yapıldığı dönemde kamuoyunun bir kesiminin dile getirdiğine benzer görüşleri başvurucunun ifade etmesi nedeniyle, hakkında tutuklama tedbirine başvurularak ifade ve basın özgürlüklerine müdahale edilmesinin hangi ‘zorlayıcı toplumsal ihtiyaç`tan kaynaklandığı anlaşılamamaktadır.”

Dilimin ucunda ama “Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?”

Tamam. Bu olsa olsa “muhterem veya hoşgörü timsali; karıncayı dahi incitmeyen bir hocanın yarenleri” olabilir ama mümkün değil. Akrep yılan olduğunu herkes gördü. En ağır terör suçlarını işledi. Bildiğim, yargı onu asla affedemez! Olamaz! Çünkü 15 Temmuz`da tank, top, uçak, helikopterlerle Ankara ve İstanbul sokaklarında masum insanları taradı; katliam yaptı. Kafam allak bullak oldu.

Kafanız karışmasın hatta rahat olun. Düşündüğünüz gibi. Bilip de söyleyemediğiniz; şeytan gibi altı cihetten yanaşan; ağlarken dahi saldırabilen o zehirli yılanın ta kendisi.

Haçlının korumaya aldığı otosu, insi ve cinni şeytanların fotosu yani Türkiye`nin FETO`su.

Terörist başı yakalanmasa da onun mikrofonları, kalemşörleri, silahşörlerinin ekseri yakalandı. Terör öldü. Öldü ama yaşasın(!?) yeni terör.

“Demedim mi, demedim mi? /Gönül sana demedim mi?/ Bu bir rıza lokmasıdır/ Yutamazsın demedim mi?”

 Erdoğan`ın canlı takibi ve baskısı olmasa; FETO`ya ceza değil, tutuklamalar dahi yapılamazdı herhalde.

Görülen o ki, FETO`ya karşı takip ve mücadele eden çoğu kişi ve kurumların barutu tükenmek üzere veya bitmiş. Sıkacak kurşunları da yok.

FETO; iyi gününde; biz inananların(!) mera ve çayırlarında otladı. En zeki çocuklarımızı çalıp mankurtlaştırdı. En kötü, habis niyetini en güzel İslami(!) kavramlarla yutturdu.

Üstadın deyimiyle; “Tam 40 yıl saatim işlemiş ben durmuşum/ Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurtmuşum!”

 Adam; 40 yıl, mirî mera ve çayırlarında otlamış; bizler seyretmişiz. 

Kötü gününde ise; Haç ve Havra istihbaratlarının mera ve çayırlarında otlamakta; gafillerimiz de cabası. Bu adam; esasen, işin başında da CIA/MOSSAD istihbaratlarının intikam tugaylarından idi. Dedik, konuştuk, yazdık ama az bir kesim dışında kimseler inanamadı.

Hâsılı kelam; sadece Türkiye`nin değil, ümmetin bir FETO sorunu var. Esasen bu bir CIA/MOSAD projesi olduğundan, dünya mazlumlarının da bir FETO sorunu var. Çünkü; dünyaya yaydığı okullar aracılığıyla bu melun zihniyet; yerleştiği coğrafyaların, “gelecek vadeden nesillerini” -hamileri adına- gasp etti.

“Verem mi kanser mi?” bilmem amma “yaram içerde!”

Dünya küfür ve şirkinin her fırsatta vurduğu YERLİLER, bu gün halkı Müslüman ülkelerde de çok rahat MÜEBBED cezalar alabiliyor. Bizi içerden vuranlarsa hala bir yerlerden kollanıyor.

Halk; “hırsızı, arsızı, soysuzu, satılmışı, ajanı, çeteyi, terörü..” bilmede ve bulmada çok mahir. Kendi sosyal hayatta linç dahi ediyor amma gel gör ki, halkın linç ettikleri bir yerlerde aklanıyor, taltif ediliyor.

Bunu gören hakta adaletin tecelligahlarına güven kalmıyor.

Dün tankıyla, topuyla saldıran FETO, bu gün buharlaşan, hayali bir efsane-y-miş gibi!.

“Yok bu Şehr içre senin vasfettiğin DİLBER Nedim/BİR PERİ SURET(?!) görünmüş bir HAYAL olmuş sana(?!)”

Bu da, “ben yalnızım, arkadaşlarım da elini taşın altına koysun..” itirafında bulunan Sayın Erdoğan`ın değil, insanlığın sorunu.

“Rabbimiz! İçimizdeki beyinsizlerin yüzünden bizleri helak etme!”(Ayet) vesselam.