Kudüs, Filistin'in başkenti, Muhammed(sav) ümmetinin ilk kıblesi ve bir sembol şehrimizdir.

Hatta hayat felsefemiz olan bu kutsal şehrimizin işgal altında olduğu bir gerçektir.

Kudüs, İslami fetihlerle beraber tüm din, mezhep ve ırkların huzur içinde yaşadığı bir emniyet şehri olmuştur. İslami hakimiyetlerin dönemlerinde güvenin, sair dönemlerdeyse "zulmün, çirkeflerin; ötekileştirmelerin, red ve inkarların.." şehri olmuştur.

Her ne olursa olsun, bu peygamberler şehri, tarihin her devresinde tüm semavi din ve küresel güçlerin ilgi alanı olmuştur.

Şehrin en talihsiz, en acıklı hatıraları Yahudi milleti dediğimiz Ben-i İsrail ve Siyonizmin bıraktığı hatıralardır.

Peygamberlere atılan iftiralar meşhurdur. Katledilen, sürülen, tecrit edilen, alaya alınıp maddi manevi lince tabi tutulan peygamberler çok olmuştur.

Gerçek şu ki; Yahudiler yeryüzündeki tüm "din ve ideolojilere" göre "terörizm" sayılabilecek bir zihniyete sahiptirler. Bu zihniyetleri, onların karakteri olmuş. Bu yüzdendir ki bunlardan Siyonizme inanan ve bu habis anlayışta olanlara rahatlıkla "terörist" diyebiliriz.

Kendinden başka insanlara hayat hakkı tanımıyorlar, bir şeyleri paylaşabilme kültürleri yoktur.

Bu azgın ve terörist anlayış, hâlihazırda "dünya sermayesini" de kontrol etmekte. Bu maddi gücüyle de her anlayıştan devleti ve iktidarları kontrol edebilmekte ve bunlara muhtelif yanlışlar yaptırabilmekte, yerli halkları iktidarlara, statükolara ezdirebilmektedir.

Günümüzdeki Haçlı Sömürgeciliği ve emperyalizminin arkasında, derin hesaplarının arkasına gizlenmiş sinsi Siyonizm var diyebiliriz.

Değerlendirme ve Sonuç:

*İsrail, bir terör devleti ve teröristtir.

*Başta küresel güç olan ABD olmak üzere dünyadaki birçok devleti -yönetimler üzerinden- kontrol etmekte.

*Halkı ve halkının inancıyla kavgalı Müslüman ülkelerin tümünü, iktidarlar veya seküler derin yapılanmalar üzerinden kontrol etmekte.

*İran gibi, kendi "Eskisini" yenmiş devletlerde etkin olamamaktadır, bunlara yanlışlar yaptırmakta..

Türkiye gibi, "Eski'yi" hırpalamış, itibarsız etmiş ülkelerde ise "FETO gibi muhbir paraleller ve Silahlı örgütlerinden ve daha rahat konuşabilen yasal laik-ulusalcı partilerden" faydalanmaktadır.

*Kendilerince "5 yıldan 10'larca yıl" ile ifade edebileceğimiz "istikrarsızlık ve nihayet işgal planları" yapmaktadır.

*Terör devleti; işgal ettiği Filistin'i, özellikle de Kudüs'ü Müslümanlarla paylaşma isteğinde değildir.

Görüşmeleri ise mevzuyu "itibarsızlaştırmak, -mış gibi yapmak ve zaman kazanmak" için kullanmakta.

*Siyonisti en çok ürküten, Müslümanların uzlaşı ve toplantılarıdır. Sadece Türkiye ve İran'ın uzlaşısı bile Terör Çetesi israile geri adım attırmaya yetecektir.

Müslüman devletler, iktidarlar, cemaatlar ve tüm halklar samimiyet testindedirler.

*Verilecek en iyi cevap Filistin`i devlet olarak tanımak, stratejik ortak kabul etmek; hiç olmazsa Gazze'deki HAMAS'ı teçhiz etmek.

*Sayın Erdoğan'ın şahsında her açıdan kuşatılmaya çalışılan Türkiye'nin kritik ve zor dönemeçlerden geçtiği bilinmeli. FETO'nun Haçlı Kurumlarına sızdırdığı tüm haberler, FASIK haberlerden sayılmalı; derin çalışmakta olan Siyonizm ve Haçlının, kazanımlarımızı yok etmek için bir "keskin nişancı" fırsatçılığı ile pusuda olduğu unutulmamalı.

Hâsıl-ı kelam; Kudüs Mektebimiz esarette de ders vermeye devam ediyor.

Siyonist Terörün iktidarı, başka haremlerimizde de var. Birer "Kongre ve Kıyam merkezimiz olan Medine ve Mekke, özellikle de KÂBE'nin" de "diriliş ve direniş

EZANLARINA susadığı" da bir gerçek.

"Kalk ey Bilal! Ezan vaktidir!"