Kürt ve Kürdistan meselesi, yüz yıldır arâfta bekliyor, bekletiliyor.
Emperyalistler; günümüzün tarih ve haritasını yüz yıl önce yazdı çizdi. Bu günün “kriz, göç ve dramları” için yüzyıl önce “küçücük bir tarih” yazdılar.
Ümmet; yüz yıldır, binlerce tekrarla işte bu tarihi okuyor. Tahlil ediyor; tüm emperyalist oyun ve komploları da çözüyor(?!) amma Kürt ve Kürdistan hariç.
Bu sayfayı; bölge ülkeleri iyi okuyamadı hatta hiç okuyamadı, okumak istemedi. Kürtlerin kendisi de okuyamadı, okutulmadı.
Bu meselenin üstü çizildi, karartıldı; (…/xyz..) olarak geçildi, bulandırıldı. “Doktor bu ne?” diyenlere de “bir şey yok; satıcı değil, kullanıcıyız..” denildi.
Derken ümmet bilinci taciz edildi, ırzına geçildi, infaz edildi. Her millet; illetler, aşiretler dahi devlet oldu. Vazgeçilmez milli kahramanları, dokunulmaz, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez..” şeyleri oldu.
Hanum hey! Basat, Boğaçhan oldu! Zal`ın oğlu, Rüstem; Saddam ise Kadisiye Kahramanı; Esedler, Yezid oldu.. Bir halkı ucubeye çevirmek için efsaneler, fıkralar yazıldı.
Karlı dağların ölüm kalım şartlarında Azazil(al) vaiz, her şey caiz oldu. Çiçek dalında güzelken, kopardılar. Katır tepti, at nalından olurken Kürtler komalık oldu!
İslam`ın fedaileri olan Kürtler; “gah Fars gahi Arap oldular; gah da kart kurt sesleri arasında bir Etrakî kol..” oldu.
“Mü`minler ancak kardeştir!” ilkesi dururken, fason, Çin Malı kardeşlikler dayatıldı; orantısız kardeşlikler..
Son yüzyılda; Kürtler kategorize edilerek başsız bırakıldı. Kürdistan`da yetişen en “muteber insanlar, duayenler, kanaat önderleri; şeyhler, mollalar, ağalar ve beyler..” idam oldu. Bir kısmı sürgün, bir kısmı hapsedildi. Şehirler, beldeler katliamdan geçirildi, soykırımlar uygulandı.
Bunları bilmek için; âlim veya kâhin olmaya gerek yok. Kürt anonim edebiyatını; Kavis Axa, Cezirî, Şakiro; dinlemek yeterli. Bu vesileyle Kürdistan`daki dilenciler bile şaheser oluşturuyor; “feqîrim, neçarim, bêçareme! Xwedîyê çar sebiyame; bo Xuda bextê teda,..”
Ey ümmet! Artık bu ses duyulmayı, görülmeyi hak ediyor. “sadece kardeşiz demekle olmaz! Kardeşliğin gerekleri de yapılmalı!” (DİB M.Görmez).
Emperyalist güçlerin işe bizzat el attığı; Kürtler üzerinden “daha laik, cani, Haçlı fedaisi bir KÜRDİSTAN” hesabı yaptığı bir ortamda; sahte tanrıların ATALAR DİNİ uygulanamaz.
Dün; iki yıldır toplanamayan Irak Kürdistan Parlamentosu`nun açılışını izledim. Allah için izlemek lazım! Her halinden, alelacele, sıkıntılı imkânlarla toplandığı belliydi. Eksikliklere rağmen; makul, toleranslı, çok renkli, çok dilli ve özgür bir ortamın görüntüsü hakimdi.
Ezdilerin, Türkmenlerin; tüm mevcutların temsil edildiği; Türkmence, Arapça dillerinin serbestçe konuşulduğu bir meclis neden korkutsun.
Meclis; “Rahman ve rahim olan Allah`ın adıyla” ve dua ile açıldı. Tesettürlü bayanlar, sarıklı, şalvarlı vekillerin, İslami ve insani kavramların yoğunlaştığı bir meclis var. Türkiye ve özellikle de İran İslam Cumhuriyeti, kardeşliğin gereğini yapsa, burası daha da güzelleşecek.
Gülümseyen, muhafazakâr; Arap, İran ve Türkiye`de yaşayan insanlara benzeyen; Batı`ya ise pek benzemeyen o simalar, insanca ilgi ve alakayı hak ediyor. Milliyetçiliğin dünyaya hakim olduğu, Ortadoğu`yu yaktığı bir ortamda, Kürtler yeniden Palu, Dersim, Mahabad veya Halepçeleri bekleyemez.
Sayın Barzani`nin şahsında 25 Eylül`de REFERANDUMA gidecek olan Irak Kürdistan`ından dönüş yok. Bunu dünya görüyor.
Müslüman ümmetin hilafeti yok etmesi, üst akıl ve üstün güç dediğimiz emperyalist güçler işi buraya taşıdı. Artık dünya gerçekleri de bunu gerektiriyor. Çekoslovakya`yı oluşturan Çek ve Slovak halklar; bir referandumla kansız bir şekilde ayrı devletler oldular ama yine kardeştirler. Rusya; dini ırkı ayrı olan ve SSCB`den ayrılan Türkî Cumhuriyetlerle uyumda. Güney Afrika, Amerika gibi devletlerdeki her eyalet, ayrı bir cumhuriyet gibi ama hayat pekâlâ devam ediyor.
Kabul edelim ve görelim; bizler dedelerimizin, “yanlışlarına” dahi inanırken; çocuklarımız, “hayır baba yanılıyorsun..” diyebiliyor. Kürt halkı da dünyada olup bitenleri; “görüyor, yargılıyor, çıkarımlar” yapıyor.
Dünyaya dağılmış büyük bir Kürt nüfusu; küresel anlamda etkin Kürt diasporası, kulisleri, var. Ötelenen Kürt haklarını konuşan cılız Kürdî bir feryattan dahi, kendine vazife(?) çıkaran küresel güçler var.
Kürtler, ümmetin yetim kardeşleri.
İtiraf edelim ki; dünya mazlumlarını -ezber bozarak- her fırsatta konuşan, “Dünya beşten büyüktür” diyebilen, ümmetin duasını alan Sayın Cumhurbaşkanı`nın –kerhen de olsa- bazen MHP gözüyle işe bakması sırıtıyor, acı veriyor, şık durmuyor.
Antiislamcı, emperyalist tüm güçlerle şartsız uzlaşan, yerel ve bölgesel her şeyle savaşmak için ihale bekleyen bir diğer Kürdistan da oluşturulmak isteniyor.
Kürt halkının ekseri, niyaz makamını aşmış, naz makamın da ötesinde hassas, duygusal bir eşikte. Batı; Kürtler üzerinden daimi savaş ve kaos hesapları peşinde. Öte yandan bu hinlikleri en iyi kavrayacak ülke de evrensel değerleri hazmetmeye çalışan Türkiye`dir.
İmparatorlukların müzesi/mezarı olan dünyanın kavşağı Anadolu toprağı münbit ve tecrübeli. “Benim Şii ve Sünni gibi bir dinim yok!” diyebilen Erdoğan gibi bir lidere -zor da olsa- Muhafazakar Kürdistan`ı anlamak yakışır. Biz anlamazsak; hinler anlar, fitne bulaşır, ayağımıza dolaşır.
Söz ve kararlarımızda sabırlı olmalıyız. “Erişir maksud-ı muradına aheste giden/ Tîz reftar olanın payine damen dolanır”
Bundan sonrası ise “Hakk`ın ve aklın bir olan YOLUDUR ki Allah; “hesapları bozar, dostlarını yanıltmaz, yalnız bırakmaz.
“İyi bilin ki, Allah`ın yardımı pek yakındır.”(Bakara 214).
Selam ve dua ile.