DİB Sayın Mehmet Görmez, öteden beri değer verdiğimiz ve halkta da karşılığı olan bir din ve ilim adamı. Çağdaş çoğu evliya, ulema ve hükemanın sustuğu; iktidarın da “tüm kapıları FETO`ya açtığı” bir ortamda, Paralel aleyhinde diyanet kadrolarından bir şey işitmemenin nedeni anlaşılır.
Sayın Görmez; mazeretini de beyan etti. Çaresizliğin, aczin, belki de muktedir olmamanın verdiği halin giryesi olan mazereti; yetmese de anlaşılır ve makuldu.
DİB; iş işten geçtikten sonra, FETO fitnesi hakkında doktora tezlerini geçmiş bir çalışma yapmış. Teşekkür ve tebrikler; ama kusura kalmasınlar önce hayret, sonra hicap, sonra da ibret için nazar ettim..
Rapor, Sayın Cumhurbaşkanı`nın emriymiş.
FETO`nun 670 saatlik konuşmaları, 80 kitabı ve Sızıntı`ları incelenmiş; 140 sayfalık “Kendi Dilinden FETO” çalışması ortaya çıkmış. Ropor özeti:
1-Özel bir kişi algısı oluşturmaya çalıştılar. Gülen sıradan bir kimse değildir. O, ahir zamanda İslam`ı ihya etmek için Allah tarafından seçilmiş özel bir kişidir" telkininde bulunmuşlardır.
2-Kavramları çarpıttı. Örgüt mensuplarına sistematik bir şekilde Gülen`in "seçilmiş" olduğu aşılanmış.
Gülen`in, kendisini İslam`ı çok iyi bilen bir alim; kelam-fıkıh usulünü bilen bir alim olarak sunarken, gerçekte bunları göz ardı etmiş.
Sufi gelenekte kullanılan bazı kavram ve söylemleri; örgüt mensuplarını iknada kullanmış.
3-İsteklerini peygamber emri gibi gösterdi. Gülen`in uyanık veya uykudayken, her durumda Hazreti Peygamber ile görüştüğünü ima etmiş.
4-“Hakk'tan nida geldi” diye haykırdı. “Hz Peygamber'i İzmir'e getirdiğini, cemaatin arasına soktuğunu, onunla görüştüğünü..” iddia etmiş.
Bunu; gözlerinden yaşlar akıtarak coşku içinde; bir hesapla yapmış. Kendisinin burçlara çıktığını, meleklerle görüştüğünü iddia etmiş.
4-Gülen kürsüyü kirletti. Hakk yerine, şeytanını anlatmış.
5-Kibrini tevazu gibi pazarlıyor.
6-Yöntem olarak; “yanlış bilgileri doğru bilgilerle harmanladığı, kinayeli/mecazi ifadeler kullandığı, kelime kalabalığı oluşturarak muğlak anlam ürettiği, kendisini kastettiği halde üçüncü şahıslar üzerinden konuştuğu, kibrini tevazu gibi pazarladığı, inananların itibar ettiği zatları çıkarı için şahit gösterdiği, bütün konuşmalarında teatral bir oyun sergilediği ve gösteriyi anlamın önüne çektiği, hezeyanlarına meşruiyet devşirmek için önce yanlış dini hükümler ortaya koyduğu” belirtilmiş.
7-Allah ile aldatıyor. ‘Doğrudan doğruya Allah`ın rahmeti adına` konuştuğunu, Allah`ın huzurda -haşa- ‘mütecelli` olduğunu söylemiş.
8-Mabedi suiemelinin aracı kılmıştır. ‘Mabetler kapanabilir, kapılarında paslı kilitler olabilir ama bir kısım evler var, (Işık Evlerini kastediyor) açık olacak. Allah`tan izin var o evlere, ferman var` demiş.
9-Masum çocukların “barınma ihtiyacını” kullanarak, zihinlerine sızmak için gece yarıları sistematik bir biçimde telkin ve propagandalara maruz bırakılmıştır.
Soru: Bu mel`un hakkında bu kadar bilginiz var idiyse; “Ey Yeşil Sarıklı Ulu Hocalar/ (neden) bunu bana söylemediniz? Hepimizin, itirafa; nasuh tövbeye ihtiyacı yok mu?
*Sırada Kim var?
Irak ve Suriye`de DEAŞ bitti bitecek. Haçlıların tutunması için sürekli bir düşman ve savaş lazım.
Görünen o ki; sırada, “Kürt veya Şii gruplardan biri” var. Sahada silahlı gücü olan devletler, kolay kolay hedef alınmayacağına göre, sıradaki belli.
Diyeceğimiz; “Bölgesel güçlerin uzlaşısı, tüm Haçlı ve emperyalist oyunları bitirecektir. Top; Türkiye ve İran`da. Tarih, suçluyu mutlaka yakalar ve affetmez; biline!
İsrail Ordusunun Haçlı Ayağı:
Uluslar arası tüm yasalara göre ağır suçlar işleyen gayrimeşru İsrail terör devletinin birçok Batı ülkelerinden yabancı asker kazandığı, uluslararası basına düştü.
Buralardaki Yahudi dernek, vakıf, finans çevreleri; terör devletine asker kazandırıyor. Bu kuruluşlar; yasal olmayan bu işleri; örgütlü bir şekilde yapmış.
Birçok Müslüman ülkenin adının da geçtiği asker devşirme işinde ABD başı çekmiş.
Bahçeli:
“Erbil`in referandum kararı, savaş sebebi sayılmalı” açıklaması yapmış.
Kimin toprağında, kime, neden, nasıl savaş açacağını da açıklamalı.
Anlaşılan; Kürtlerin; 5-10 yılda bir yaşadığı Halepçe türü katliamlar, Sayın Bahçeli için işten bile değil. “Savaş sebebi” dediğine göre; kendisi de benzerini düşünüyor olabilir.
Kurt, kuzuyu yemeye niyetlenmişse asıl sorun kafatası yapısında demektir; geri tepmeli klinik vakalardan.
*Sinop`ta Diyojen heykeli:
Atatürk heykellerini anlıyoruz. Gerekçeleri de belli.
Heykel sevdalılarına kalsa, bu aziz vatanı; Batı`nın ucube portreleri ve Haçlı kahramanlarıyla dolduracaklar.
Yunan filozofu Diyojen heykelinin gerekçelerini anlayamadık. Adam; kendi soydaşlarına bile; “gölge etme başka ihsan istemem” demişken, bizdeki pişmiş kelleleri anlamak zor.
Erbakan vakfı başkanı itiraz etmiş. İtirazı yerli ve milli.
Anladık; heykelciler, darbecilerin öncüleri. Alayı da fotokopici.
FETO`nun, darbe konseyi için, kullandığı “Yurtta Sulh Konseyi” adı bile fotokopi.
Hepsi aynı; Ülkelerinde heykel dikiyorlar, fırsat bulduklarında darbe yapıyorlar. Hesap sorulanca da Haçlı Kapılarında ağıt yakıyorlar.
NOT: Kurtuluş İslam`da ve istikbal Müslümanlarındır. Küfür ve zulüm, bu süreci hızlandırırken; Mü`minlerin gafleti geciktiriyor.
Milyonlarca İsmailimizi kurban verdiğimiz bu acib/zalim asırda; verilen bedellerin; “diriliş, tevhid, direniş ve zafere” vesile olmasını Rabbimizden diler; Bayramınızı tebrik ederim.