Suriye’de ülke tarihiyle yaşıt bir Kürt varlığı olagelmiştir..

Kadeş Savaşından (MÖ-1259). Sykes Picot Anlaşması’na, Fransız işgaline (1920-1946), Suriye’nin bağımsızlık dönemine (1946 sonrası) ve nihayet Arap Baharı’na(2011) kadar Ortadoğu’da ve Suriye’de yaşanan her savaş ve barışın mağdurlarından biri, kimi zaman da ilki Kürtler olmuştur.

Kadim Kürt bölgesi; tarih boyunca da büyük göçlerin geçiş güzergâhı olarak kullandığı, büyük güçlerin hesaplaştığı, savaş ve barışlar yaptığı ama buranın kadim mukimleri için sağlıklı bir hesap yapmadığı bir sıçrama taşı, bir gerginlik alanı olmuştur.

Çağdaş Suriye Dönemi, Fransız işgal döneminin (1920-46) başladığı tarihtir.

Fransız işgaliyle farklı uluslara tanınan haklardan Kürtler de kısmen istifade etmiştir. Şeyh Sait Kıyamı, Ağrı; Mahabad(İran), Irak’taki İsyanlar ile Kürdistan Coğrafyasının dört parçasında hatta Sovyet Cumhuriyetlerindeki Kürt demografisinde iniş-çıkışlara sebep oldu. Suriye Kürtleri de bunlardan fazlasıyla nasiplenmişti(1925-30).

Aslen Cizreli olan Bedirhanlar Ailesi’nin genel Kürt coğrafyası üzerinde mühim etkileri olmuştur.  Ağrı İsyanlarıyla Lübnan’da, Suriye’de kurdukları komite ve derneklerle, çıkardıkları yayınlarla (Hoybun) siyasi ve sosyal mesajlar vermeye çalışmışlardır.

Latin harflerini ilk kez Kürtçeye uyarlayan Celadet Ali Bedirhan faaliyetlerini Suriye’de sürdürmüştür(1932).

İlk Kürt siyasi hareketi olan Suriye Kürt Demokratik Partisi de (SKDP) Suriye’de kurulmuştur(1952). Suriye; Cemal Abdunnasır ile “Birleşik Arap Cumhuriyeti” adı altında birleşince SKDP de kapatılır(1958). Bugün bile cezalandırılan böyle bir faaliyetin o dönemlerde olması; günümüz İslam dünyası için manidardır.. Bunun; Ümmetin geliştirdiği adalet ve yasalar yerine; Fransız mirası üzerinde zemin bulması ise acıdır..

Statükocu Cemal Abdunnasır; azınlıkların özellikle de Kürtlerin kazanımlarını, “Amerika ve Siyonizmle ilişkilendirdiği” için parti kapatılır(1958).

1961’de kansız bir darbeyle dağılan Birleşik Arap Cumhuriyeti sonrasında; azınlıklar özellikle de Kürtler için Suriye’de cezalandırma dönemi başlar. Türkiye’de olan “red, inkar, tenkil; demografiyle oynama..” süreçleri orda da başlar.

Suriye’de ilk defa yapılan 1962 nüfus sayımında; 1945’ten sonra gelenler sayıma dahil edilmiyor, vatandaşlık ve kimlik verilmiyor. TBMM’deki “Bilinmeyen bir dil” gibi yani(!)

Bunun sonucunda Türkiye’den gelen 120 bin Kürt (Kürt nüfusun %20’si) “Gerçek Suriyeli Olmayanlar diye kaydediliyor. Bunlar; “ecanib (yabancı), maktumin (kayıtsız, gizlenmiş)” âraftaki vatansızlardı.

Baas Kurucusu Mişel Eflak koordinatörlüğünde Kuzey Suriye’nin asimilasyonu, Araplaştırılması için Bizdeki Şark Islah Planı’na benzer 12 maddeden oluşan Arap Kuşağı Projesi uygulanır(1963).

Buna göre; “Kürtler için istihdam, eğitim, geniş araziler olmayacak. Araplaştırma, devşirilme, muhbirlik, tehcir… olacak. Seçme ve seçilme zorlaştırıldı. 1970’lerde Kürt bölgesine silahlandırılmış 7000 Arap yerleştirildi..”

Aynı rejim, 1976’dan sonra da Türkiye’deki Marxist-Leninist ve Kürt Ulusalcı hareketlerine Bekaa’da eğitim kamplarına izin verdi. Kürtlerin Filistin Kurtuluş hareketi (FKÖ) kamplarında eğitimi;  İsrail’le çatışmalara girdiği yıllar da buydu.

Böylece 2011-Arap Baharı’na kadar sorun olarak görülen; ret/inkâr, asimilasyon gibi nice projelere tabi tutulan Kürtler; rejimin teklediği Arap Baharı’ndan sonra ise Sorunun Öznesi oldu.

Siyonist Sermayeli Küresel İstihbaratlar üzerinden ulusal bir mesele olmanın ötesine taşınan Kürt Meselesi’nin bir bileşeni olan Suriye Kürtleri de diğer üç parçadaki Kürt Ulusalcı hareketleri üzerinden, Bölgesel hatta küresel bir mesele kimliğine büründürülmüş.  Aqlê sivik, barê giran(!)

Buna rağmen Kürt meselesine hala “raf, buzdolabı ve yoktur..” zaviyesinden bakan; baktıkça da Emperyalist istihbaratlara nice “iş, zemin ve zaman..” kazandıran; Haçlıyı, Vahyin Anakarasının bir bileşeni hatta etkin aktörü yapan Kardeş hakim millet ve devletlerin kulağı çınlasın! Wesselam!.