Dünya zenginliklerinin tamamını isteyen Siyonizm, dünyayı iki parsel olarak görüyor. Birincisi işgal edilecek alanlar, ikincisi sömürge alanı.
İşgal edilmesi gereken alan; Vahyin Anakarası olan Ortadoğu. Sömürge alanı ise bunun dışındaki tüm dünyadır.
Bu hedefler; efsane, israiliyat ve mitlerle tadilat gören Tevrat’a da bulaştırılmış. Tam da bu yüzden gerçek Yahudilerin hakikatin bilincine varmaları zor. Bir kere Yahudiliğe bulaştırılmış bunca hafriyat ve molozu aşmaları lazımdır ki bu, gerçekten zor.
Daha büyük bir zorlukları da var. Yahudi kavmindeki bencillik ve maddeperestliktir. Üstat Bediüzzaman bu illeti; “hod-binlik, hod-endîşlik, tûl-i emel (bitmeyen arzu), dünyaperestlik..” kavramlarıyla açıklıyor(!) Bu özellikler aynı zamanda İblis’in (al) de kimlik ve kişiliğidir..
İblis bu karakterinden dolayı; Âdem(as)’ın Cennetten çıkmasına sebep oldu. Kendisi de lanetlendi. Melekler ve Âdem tövbe etmesini bildi… Azazîl’e tövbe de nasib olmadı çünkü yaptığı ve yapacağı tahribat, fitne ve fesat pek büyüktü!..
İşte İsrail denen devlet dışı paramiliter unsur da O’dur. Siyonist Terör Yapılanması odur. Barış meydanında adı olmayan, mert meydanında esamisi okunmayan illegalite de budur. Bulunduğu her zaman ve zeminde “sermaye, medya ve siyaset” üzerinden devletlerin istikrarını; milletlerin can, mal ve namus güvenliğini yok eden ilet de budur.
Yukarıda Yahudiler için saydığımız dünyayı “sömürgeleştirme” ve “işgal” hedeflerinin ikisi de aslında imkânsız. Çünkü Siyonist Devletin bir kere “sermaye, silah ve medyası” buna yetmez! Bunlar yetse nüfusu yetmez!
Buna rağmen Terör devleti dünya halklarına huzur vermiyor! Dünyayı zehir ederken, kendi yaşamını da karartıyor.
Düşünsenize; bildiğimiz normal makul bir zengin ne yapar? “Servetimle rahat, müreffeh bir yaşam yaşayayım..” der. Demelidir de!.. Fakat Siyonist Çete öyle mi? Hayır!
Nice şaibeli yol/yöntemle kazandığı onca serveti tahribat için harcıyor! Huzur bulacağı bir mekanda da yaşayamıyor. Hayır-hasenata zaten harcamıyor. Varını yokunu harcayıp kurduğu o yasaklı dünyasına yasaklar, riskler, eli tetikte korumalar ekliyor! Tel örgüler, kameralar, hassas radarlar, uydular, demir kubbelerle donatıyor!... Hain havfludur ya! Güzelim dünyanın cennet köşelerinde korkusuzca dolaşamıyor. Envayı çeşit nimetlerden korkarak, endişelerle seçerek ancak yiyebiliyor! Mesela; Ağrı Dağı’nın eteklerinde kekik kokulu hür havasında ailesiyle dolanamıyor; nice sahillere gidemiyor.. Yani zindana çevirmeye çalıştığı dünyada kendisi de özel ve tüzel bir zindan hayatı yaşıyor! Siyonistin dünyası lezzetsizdir, risklidir!..
Ha! Gazze’den Bakınca şunu gördük. İsrail denen terör karakolu; Amerika ve AB ülkelerinin “medya, siyaset, sermayesini” kontrol ediyor. “Silah, teknoloji, imkân ve kabiliyetlerine” hükmediyor hatta tasarruf hakkını elinde bulunduruyor.
Bunu; AB ülkelerindeki Gazze soykırımı aleyhine yapılan protestolara.. yapılan müdahalelerde; Amerika senatosunda bebek katili Natan’ın 60 dakikalık konuşmasının 70 kez alkışlanmasında açıkça gördük ancak o, gerçek bir dünya değildi. tamamen ve resmen sanaldı! Kapitalist Batı; kendi zenginliklerini, vergilerini… nereye kadar “dünya zenginliklerinin tümüne talip olan Siyonist Canavarın vahşeti” için harcayabilecek? Tarih bunun şahididir!
Dünyanın özgür halklarına, tüm serveti dünyası olan o materyalist/kapitalist sefih yaşam ortamlarının GARİPLERİNE(!); Siyonist Terörün kimlik, kişilik ve tarihini anlatmak gibi acil bir borcumuz da var!
Aksa Tufanıyla yazılan Gazze Destanı’nı okutmamaya azimli Siyonizm ve okuyamayan Yahudiler de kendine gelmeli! Nice kez yaşadıkları o “kimsenin acımayacağı gün” -ki pek yakın- gelmeden! Wesselam.