Devlet; sınırları belli toprak parçasında aynı kaderi paylaşmış insanların oluşturduğu siyasî yapılanmadır. Ordu ise savaş ve barışta yasası ve etiği olan eğitimli yapıdır.

İsrail denen yapıyı ve ordusunu buna göre değerlendirmek ayıp olsa da bakalım.

İsrail; bir devlet olamaz. Çünkü devletin belli sınırları olur. Tarihine, devlet aklına, dini metinlerine.. bakıldığında İsrail’in sınırlarının olmadığı, dünyaya talip olduğu açıktır.  

Dünyayı yakan Hitler de en fazla buydu(!) Faşist; önce dünyayı, sonra da kendini yaktı!

Bu lanet de öyle...  Devlet değil, bir Sömürge karakolu!..

Karakoldaki er ve erbaş herkes, Sykes Picot (1916)’dan 1948’e kadar makul bir insan gibi davranmadı. Gece gündüz etrafa pusu atan, suikastlar yapan; mülk talan eden bir suçlu..

İsrail denen Ordu da devlet de Batı Sömürgeciliğinin himayesinde her “suç, günah ve cinayetleri..” işledi.

1948’den günümüze kadar devletin ve askeri yapılanmada görev alan herkes potansiyel bir suçludur. Bu suçlu güruhu; suç işleyerek terfi etmiş, sömürgecilerden taltif görmüş..

Yani “Batı’nın Şımarık Çocuğu..” Merhum Rafsancani’nin kulağı çınlasın!..

Ben Gorion’dan Netanyahu vandalına kadar tüm lanetliler makul tüm yasalara göre şu an cezaevinde olması gereken suçlulardır.

İşte en makul Siyonistlerin suçlarından bazıları:

Askerde bayan askere taciz- tecavüz, psikolojik-şizofren tedaviler görme, pedofili, davranış bozukluğu, akran zorbalığı, adam (Filistinli) kaçırma, suikast, adam öldürme.. Politikaya atıldıklarında ise ihaleye fesat karıştırma, devlet malına zarar, makamı menfaat elde etmede kullanma.. gibi daha nice suçlar!..

İşin trajikomik yanıysa böylesi kadroların, devlet denen yapının başında olmaları… Daha da elimi bu ahlaksız suç ve günah çetesinin Batı’da muteber insanlar olarak ağırlanmalarıdır. En acıklısı da bu çetenin; bizatihi Müslüman devletler tarafından da tanınması; elçilerinin kabul edilmesi; elçiler atanmasıdır!..

Düşünsenize! İnsanlık düşmanı bu ahlaksızlar, bugün Filistinlilerin yurdunda!...

1948’de Hayfa limanına elindeki çantasıyla inen bu Lanet; Filistin’in evinde mağdur, mazlum olarak ağırlandı.

Ağırlandığı evden çıkmadı sahibini kovdu. Çıkmayanı döv-dü! Direneni öldürdü! mülkünü alıp terörist olarak ilan etti.. Bebeklerine kadar katletti, katlediyor!..

Hiçbir kural tanımayan bu sırtlanlara laf anlatmaya çalış bakalım! Dünyadan çözüm bekle bakalım…

Ne olurdu? Gaflet ve delalet, ihanet olurdu!

Ya insanlık ve Cihat Peygamberinin Ümmeti? Zelil olurdu!

 İşte bu olmadı! 7 Ekim 2023’ün zifiri karanlığında, bir gece ansızın bir Güneş doğdu! Petro-dolarlı İHA/SİHA’lı ordular değil; Sultan Şeyhimler, Başkanlı Reisli koca devletler değil; radarlı surların, demir kubbelerin insafına terlettiğimiz Filistin’im Lanetli İn’e girdi!   Yasin 105’le Samirî Buzağı’nın beynine vurdu!

Etrafımızdaki ışık, Gazze’de yanan O Mum’un ışığıdır! Sönmesin Ümmet! Ey İnsanlar! Wesselam!

HİSSE:

1-Meral Akşener de Külliye’nin iskelesinde(!) Nedenini bilmeyiz ama daha önce o iskeleye çıkan Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuşlar malum... Onların da bir zamanlar partileri vardı. O İskele’nin tanımı zor “nimet, vaat hatta korkular..” varmış! Çıkan liderlere bir hal, tabelaları pây-mal ol-muşBahçeli hariç! Arkasında(!?!) Devlet olmayanların kulağı çınlasın(!)

2-Siyonist Çete, dört esirini kurtarmış(!) Gerçekteyse Gazze Limanı adı altında yardım tırlarını dolaştıran ABD Özel Kuvvetleri operasyon yapmış. Altı asker ve operasyonun generali leş olmuş ama BM Kampındaki 300 kadın-çocuk da katledilmiş Ya kahhar!..