El mi yaman bey mi yaman? El elden üstündür arşa kadar! Ummadığın taş kırar baş!
Ne ekersen onu biçersin! Bu kadim sözün siyasetteki karşılığı da yok. Çünkü siyasiler hep doğruyu konuşur, doğru işler yapar ama halk anlamaz çünkü cahildir(!) Dostun değil, düşmanın safında yer alır. Bazılarına göre de bu halk zaten adam da olmaz! Müstahaktır..
Hal bu ki siyasetteki sonuç; sadece yaptıklarının değil, yapabildiğin halde yapamadıklarının da bir sonucudur.
Şunu diyen de var: “Ya bu ne biçim hak; gider din düşmanına; çirkefe, sahtekâra oy verir!..” der durur. Hal bu ki;
“El ariftir, yoklar senin bendini,/ Dağıtırlar tuzağını, fendini./ Alçaklarda otur, gözet kendini,/ Katı yükseklerden uçucu olma!” (Karacaoğlan)
Söz beyin, karar da beyindir ancak, keser döner sap döner, bir gün gelir hesap döner… Söz de karar da “kapısına uğramadığın, sesini duymadığın, düşüncesini sormadığın..” o Eloğlunun eline düşer! Düştü işte!
İşte o zaman el, pire için yorgan yakar. Bozulmazsa düzelmez der. Kurulu düzeni, mutlu azınlığı da yakar tabi ki kendinden sonra veya önce! Çünkü o aşamaya gelmiş bir halk için artık aklıselim değil, her yanlışa gidecek akıl mevcuttur biline!
İyisi mi? Kurulu düzenin çarkını bozacak o aşama gelmeden halkı duyacak, dinleyecek, makul isteklerini yerine getireceksin! Yerine getirmesen de elinden geleni yaptığına dair ŞAHİT(LER) tutacaksın! Şahit mi? Onu halk bulur, tarih de yazar!..
E zaten siyasette zaman da kısadır! Bunu zinhar dinle ama vicdan, iz’an, iman ve tüm sevincinle… bir sonraki seçim gelmeden! Seçim kapımızda…
…ve halk konuştu dedik ama kime konuştu?
Tabi ki ülke için, millet için konuştu!
Sonra? İktidar için konuştu! Özellikle de Sayın Cumhurbaşkanı için konuştu!
Ne dedi: Alt gelirliyi, emekliyi duy dedi! Bu gelir dağılımı adil değil! Bir kişiye dokuz, dokuz kişiye bir pul olmaz dedi! Etrafındaki tanımsız kişi ve yapıları gördüğümde seni tanımakta zorlanıyorum. Ya ben ya o ucubeler dedi!
Şırnak’a giderken; Kürdün k’sine tahammülde zorlanan partinin başkanıyla beni alaya alma dedi! Kürt Meselesinde İHA’lı SİHA’lı operasyonların, pençe, kilit ve kalkanların yanında; masada konuştuğun bir tezin, bir sözün, bir çözümün de zinhar olsun dedi!
Özellikle küresel vicdanı yakıp yıkan 4 Kitabın Laneti, Nebi Katili, Sermaye Korsanı Siyonist ile ticaretinin artarak devam etmesinin esba-ı mucibesi nedir? Kafam almıyor, beynim zonkluyor! Amerikalı asker dahi kendini yakıp servetini Gazze’ye bağışlamışken nedir bu duyarsızlığın dedi? Sen bu değilsin Reis! Seni susturan vaat mi tehdit mi bilmem ama Gazze’nin feryadını duy dedi! İsrail’le ticareti kes dedi! Kesmezsen desteğimi, en ummadığınla da cezamı keserim dedi!
Bilirim böyle değildi bu şarkı ama Reis devam etti:
“Duyanlara duymayanlara/ soranlara sormayanlara/ ben onu seviyorum çok seviyorum…”
Nereden nereye!... Mücahid Erbakan’ın tevhit marşlarından mesela “Hak Yol İslam yazacağız” marşından “Duyanlara” şarkısına kadar geçen hey gidi zaman!.. “İnsan gerçekten hayret ediyor!”
Şakiro’yu da hatırlattı: “Felekê te çima wâ kir/ Mala me xirab kir!..“
Reis; gerçekte Cumhuriyet tarihi boyunca muhafazakâr cephenin duası, gözyaşıyla zirvelere taşıdığı en büyük aktördü ama günün sonunda düşmanlarını kazanayım derken dostlarını da küstürmüş bir naçar(!) Bunda cem-i cümlemizin payı var ama büyük oranda kendisi başardı. Tövbe-i nasuh olmaz, ders alınmazsa beter akıbet yoldadır biline!
Halk muhalefete ne konuştu?
CHP’ye; sana geliyorum dedi ancak hakkettiğin için değil; beni duymayan iktidarı cezalandırmak içindir! Çünkü keyfinin kâhyası olan iktidara acının beterini tattırmamın başka bir yolu yoktu! Kula xirab ra guyê kutî (kötü yaraya köpeğin dışkısı dermandır) dedi! CHP, Batı’daki Sosyal Demokratlar gibi olur mu? Sanmam! Din ve değerlerle savaşacaklar(!) Bu onların elinde değil, genlerinde var! Cami duvarına yönelecekler… Meşhur olmak için(!) Görecez!
HÜDA PAR; sahanın yenisi, oylarını artırdı birçok zeminde ama onun da dersini çok ama çok iyi çalışması lazım! Cemaat kültürünü; cemiyet, sosyoloji, siyaset ve liyakatle pekiştirmeli… Yıpranmış bir iktidarın halktaki karnesini gördü! Bu karnenin zayıflarını kendi karnesinde üstün başarıya dönüştürmenin yollarını akademilerinde derin araştırmalı! Dedik ya; Siyasette zaman kısadır!..
YRP; Mücahid Erbakan’ın Oğlu Fatih; babasının oğlu ama siyasette değil!.. Erdoğan’ın halka ve Hakka rağmen duymadıklarını, konuşmadıklarını, ilk duyan ve konuşan olarak kazandı! Bir nevi, Erdoğan’ın babasına oynadıklarını oynadı(!) Geleceğin partisi mi? Sanmam ama mevcut iktidara müsamaha eden Meçhul Malumlar, kendisine aynı müsamahayı gösterirlerse de şaşırmam! Tabi ki gösterilecek müsamahanın; aktörün imkân ve kabiliyetiyle yakından alakalı olacağı da malum! Ecnebiler işi şansa bırakmaz da(!)
“Muradım nasihat, bunu söylemek,/ Size layık olan, onu dinlemek./ Sev seni seveni, zay'etme emek,/ Sevenin sözünden geçici olma!” Vesselam!