Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadar siyaset sahnesine çıkan herkes her şeyi konuştu! Öz yurdunun garibi olan Anadolu insanı için konuşulmadık proje, söylenmedik söz bırakmadı. Hizmetler de yapıldı ama özellikle bir şey hep sözde kaldı: “Yeter! Karar Hakk’ın, söz halkındır!”

Bu sözü, siyaset sahnesine çıkan her parti -aslında bir şekilde- söyledi. Bir kesim, en başta kendisi bu söze inanmıyordu. Bu kesim; halkın mazisi, din ve değerleriyle görülecek bir hesapla geldi. O hesabı da fena gördü! Bu milletin en değerlileri, kadim maziyle bağı olan abide şahsiyetleri tehcir, tenkil, te’dip hatta ibret-i alem idam (şehit) etti..

   Bir diğer kesim de vardı; inanıyordu ancak inanmayanların dayattığı o söze inandı. İnanması gerektiğine inandırdılar ve inandı. Çünkü siyaset sahnesinde yaşamanın şartı buydu(!) Bunlar; “halkın öz evlatlarıydılar.” Bu yüzden her defasında büyük teveccüh gördüler; “Bizim çocuklar.” diye anıldılar. Büyük parti hatta iktidar oldular ama hep şaşırttılar. Şaşırttıktan hemen sonra da bir başkasına dönüştüler.

  Halka ve Hakk’a inanan bu kesim neden böyle değişip dönüşüyordu? Bu lügazın (bilmece) cevabını hala bilmiyoruz(!) Bilsek de diyemiyoruz. Desek de inandıramıyoruz. İnandırsak da mahkemede itiraf ettiremiyoruz.

   Ne de olsa demokrasi… O artık Siyonist Sermayeyle nikahlı!..

   Dünyadaki savaş, işgal, tehcir, katliam, faili meçhullerin kaynağı da bu adres. Siyonist Sermayeli gasp, korsanlık, katliamlar, pedofilik zevk u sefa, dört kitabın laneti de aynı adres!

   Aynı demokrasi; halkları ayrıştırıp çatıştırıyor. Ülkeyi yönetsinler diye sahneye çıkardığımız Bizim Çocukları kuklaya çeviren, bunlara “gölge oyunu” oynattıran, oyun bittikten sonra da kuklaları ip ve çubuklarıyla, kostüm ve makyajlarıyla oyun torbasına dolduran da yine bu demokrasi oyunu!

   5-10 yılda bir balans ayarları, ayar yetmezse darbeleri; darbe yetmezse devşirdiği Bizim o çocuklarla yerlilerin ülkesinde yabancıların borusunu öttüren de o çarktır!

   Son bir kesim de var ki; “Sekseninde himmete muhtaç dede! / Nerde kaldı gayrıya himmet ede!”

Bu sınıf olsa da olur, olmasa da olur. Yazsam da olur, yazmasam da..

   Deriz ya; *Bejn bostik, rî du bostik (boyu bir, sakalı iki karış)! *Bilmece gibidir: Tiştek min hey(e) tişt nîne! Ser kevirê xwuşt nîne! Hêk dike Mirîşk nîne! Çîye? (Kaplumbağa). *Ez dibêm hirç va ye, ew dibe rêç.. (Ben ayı burada derim o izi burada der.)

   *Merhum Mücahit Erbakan derdi ya “Türkiye’de iki parti var: Biz ve diğerleri!” Kardeşlerim kusura bakmasın; işte o parti, bugün HÜDA PAR’dır.

   Tam da bu yüzden “Ev car HÜDA PAR!” Bu kez HÜDA PAR!

   *Çünkü: İnandığı bir davaya hizmet ederken, inandığı bir derde derman ararken; inanmayanların sözüne inanmaz, düzenine gelmez! “Ser seran, ser çavan hatin (baş-gözüm üstüne geldiniz) dediniz geldik” demez. “Hun hemu (hepiniz) ser seran ser çavan hatin” der. Doğu’da “Kürt kardeşim,” Batıda da “Kürt kökenli kardeşim..” demez. Eski cezaevlerini kültür merkezi yaparken; eskiye rahmet okutan daha muhkemlerini (F Tipi) yapmaz!

   Derdini ve davasını; “Her evden çıkaracağı bir cenazeye..” değil ortak paydalarda buluşmuş mutlu hanelere bina eder. HÜDA PAR; elde edeceği gücü, bulduğu fırsatı; şahsi emellerinde, egosunu tatminde değil, vatana ve millete hizmette kullanır. Bunu da görev bilir.  

   TEK millet; özelde İbrahim Milleti, genelde tüm insanlıktır. Tek vatan, insanların doğduğu yerdir ancak ruhunu, kimlik ve kişiliğini bir hak olarak yaşayıp doyduğu yerdir. Devlet; adaletin emrinde halka hizmetin aracıdır. Bayrak; üstündeki kana yani şehitlere yani Allah’ın Şahitlerine ödenmiş vefa borcunun yani hürriyetin sembolüdür.

   Bütün bu değerler; red ve inkârcı, faşizmini dayatan kişi ve statükolara göre değil, İslami ve insanî makullere göre tanır ve tanımlar.

   HÜDA PAR; başta on binlerce canımızı yakan, zenginliklerimizi heba eden Kürt Meselesi olmak üzere kritik/stratejik meselelerimizin çözümü için sadece “Bizimle birlikte yol gidenlerle oturur konuşuruz…” demez! Din, devlet ve milletin sıhhat ve selameti için “Bizimle beraber yol gitmeyenlerle.” de buluşuruz! O; Hakkın ve akl-ı selimin ortak yolunda konuşur, farkları bir değer olarak dinleriz; böylece marjinal değil orijinal reçetelerle çözüm odaklı çalışırız!..” diyen siyasetin adıdır!

   Bütün bunları ve daha nice proje ve çözümleri konuşurken; kökü mazide olan atî kararlılığıyla Allah’ı, gerçek ilim sahiplerini, akl-ı selimi delil ve şahit gösterdiği için EV CAR HÜDA PAR! Bu sefer HÜDA PAR!   Rabbim istikametten ayırmasın; muktedir ve iktidar eylesin! Değer mi? Değer! Wesselam!