İllegalite veya devlet dışı unsurlarını tahlil ve tetkik etmek için devlet denen yapıyı tanımak lazımdır. Devlet; vatandaşlarının can, mal inanç, namus güvenliği için bir toprak parçasında örgütlenmiş halk ve onu yöneten hükümet yapılanmasıdır. DEVLET kalıcı ve sürekli, HÜKÜMET ise değişken ve geçici hesapların sonucudur.
Doğu ve Batı Mekteplerindeki devletlerden kastımız, Hristiyan sekuler Batı ile Halkı Müslüman Devletlerden müteşekkil Doğu’dur.
Devlet dışı yapılanmalar ve illegalite, esasen Batı/NATO ürünüdür. ABD’de Macharticilik, NATO’da Gladyo, tarihe, resmi devlet kayıtlarına geçmiş yapılardır. Bu yapıların devlet kurumlarına, hükümetlere, bürokrat hatta halkın iradesinde belirleyici olan kanaat önderlerine karşı yaptıkları, devlet terörü diyebileceğimiz uygulamalar var.
İtalyan Mafyasından, bölgesel ve küresel anlamda eylem, sabotaj ve suikastlar yapan terör örgütlerini kullanmış bir Batı’dan söz ediyoruz. Aynı Batı; bizatihi terör örgütlerinin kurucusu hatta finansörü olabilmiştir.
Ötekilere(!) ait devletlerin zenginliklerini sömürme hesabı olan bu emperyalizm, küresel terörizmin üst aklı da olmuştur. Tam da bu yüzden küresel anlamda istikrar ve asayişi sağlaması gereken Milletlerarası cemiyetler; BM, IMF, Lahey Adalet Divanı.. gibi kurumlar işlevsiz kalmaktadır. Daha da kötüsü, kritik meselelerde BM’nin 5+1’inin, hususen en güçlülerin değneği olagelmiştir.
Bu durum, söz konusu milletlerarası kurumları, illegaliteye hizmet eden “devlet dışı yapılara” dönüştürmektedir.
Örneğin Kudüs ve Aksa Mektebimizin işgalcisi Siyonist terör devletinin “işgal ve katliamlarına” karşı BM’nin aldığı kararların hiçbirisi uygulanamamıştır. Zaten “devlet terörü” uygulayan bu yapının mimarı İngilizlerin şahsında yine Batı’dır.
Bu Dünya, Ötekilere karşı hiç adil olamadı.
Son yüzyılda iki dünya savaşının galibi olan Batı; Ötekilerin dünyasının da mimarı oldu. Özellikle de Halkı Müslüman Devletlerde “yasama, yürütme ve yargıyı” yerliye ve milliye rağmen yapılandırdı.
Bu yapıları da “kurgulanmış, belirlenmiş ve ayarlanmış” kurtarıcı ve kahramanlara emanet ettiler. Bu kurtarıcılar için de hududu ve şümulü belirlenmiş “zaferler” tanımlandı.
Asıl hedefe tek kurşunun sıkılmadığı bu zaferlerde “kurtuluş arandı, beka arandı. Olmasaydı olmazdık dedirtildi, iyi ki varsın..” söyletildi. Yetmedi! “Meçhul zemin, zaman ve adam” teşhis ve tespitleri yapıldı.
Bunlara göre zafer ve kahramanlar, kutsanacak günler atandı. Tabi ki sanal zevkler adına!
Hicaz devletlerinde bu oldu. Afrika’da, Ortadoğu’da bu oldu. İslam’ın Fetret Dönemini Orta Asya’nın ilim irfan, cesaret ve bereketleriyle Moğol ve Haçlı felaketlerinin ötesine taşıyan Turan Ellerinde bu oldu.
İsimlere bakar mısınız? İmam Ali Rahmanov, Nur Sultan Nazarbayev, İslam Kerimov, Haydar Aliyev…
Asa-yı Musa, Zülfikar, Bedir, Hayber.. sanırsın! Selman-ı Farisi, Bilali Habeşi.. geldi; Nur suresi, Rahman suresi indi sanırsın amma içerik farklı.
Bunlar bizdeki tür, cins, şekil ve yapılanmalar ama alayının hamisi yine Emperyalist Batı. Alayının kıblesi, ruhu, zihniyeti, dostları, aşk ve sevdaları Firengistanî..
Diğer Müslüman ülkeleri unuttuğumu sanmayın. Onlar da var hem de dilimin ucunda amma…
Neyse gelelim bizdeki devlet ve devlet dışı yapılanmalara yani illegalitelere!
Müslüman ülkelerin halkı; son yirmi yıldır adaleti, barışı arıyor hem de Batı’nın yegâne çözüm dediği DEMOKRASİ Sandıklarında. Nedense bulamıyor.
Batı; son yüzyılda, özellikle de Müslüman ülkelerde halk iradesinin yanında olmadı.
Halk, en çok güvendiği gözde evladını sandıktan çıkarıp iktidar ediyor; yasama, yürütme ve yargının başına geçiriyor ama muktedir olamıyor.
Sayın Erdoğan; bu Yerli İradenin zirvesi. Cesur ve bizden biri ancak malum veya meçhul mevki, merci veya menzillerde belli ki takılıyor! Belli ki beraber taşıdıklarının da yorgunu.
Soylu, bir bakan olarak geldi. Gayet de keyfine göre ülkeyi şakaladı, taltif ve tenziller yaptı; “ohh! Oohhh’lar…” çekti ama koskoca Sayın Cumhurbaşkanı, o “Oohhh..’ları” çekemiyor!
Meclis açılışı olacak. Sayın Recep Tayyip Erdoğan konuşacak.. “Hafriyat ve molozla uğraşan; necasetten taharet icra eden bir bakanlığın önünde terör saldırısı oluyor.
Türkiye’de durum buysa varın diğer kardeş ülkeleri siz düşünün.
Devlete kasteden devlet dışı unsurların da telaşta olduğu şu zaman ve zeminde Şeytan ve dostlarına fırsat verme İlahi! “İçimizdeki beyinsizlerden dolayı bizleri helak etme Allah’ım!” amin! Wesselam.