Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin, fetihten hemen sonra 1454 yılında kurulan Fener-Rum Ortaokul ve Lisesi ziyaretinde, yıllardır çözüme kavuşması baklenen kız okulları ve karma eğitim meselesine değindi. “İhtiyaç duyulması halinde kız okulları kurulabilir” dedi.

Sözleri, Anadolu halkının inanç ve geleneğinin bir zarureti ve geniş halk kitlelerini umutlandırmıştır. Kamuoyu; umuda yeniden yolculuk anlamına gelen bu girişimin söylemde kalmamasını, neticeye kavuşmasını bekliyor.

Sayın Tekin; Anadolu Harcı diyebileceğimiz kadim birlik ve beraberliğin; sosyolojik, psikolojik, inanç ve tarihten gelen değerlerle sağlandığının bilincinde olduğu biliniyor. İşte ifadeleri:

Kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin sıklıkla dile getirdiği bir şey; kızımın, erkeklerin olduğu yerde olmasını istemiyorum… ifadesidir. Şimdi benim Milli Eğitim olarak birincil hedefim ne? Kız çocuklarının okullaşmasını sağlamaktır. O zaman veliyi ikna etmek için biz, gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz, veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli"

Öte yandan, Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi var. Proje; İzmir ve Eskişehir’deki okullarda Kur’an kursu hocaları, din hizmetleri uzmanı, imam ve vaizlerinmanevi danışman” olarak görevlendirilmesine dayanır.

Tabi ki seçilen bu bölgeler, önceki dönemlerde de farklı projeler için pilot bölge olarak seçilmiştir. ÇEDES, ülke geneli için düşünülen bir proje.

Kurtuluş Savaşı’nın hemen ardından Anadolu halkının din ve değerlerine karşı hesabı olan, bu değerlerle hesaplaşmak isteyen azınlığın ötesinde bir azınlık işi, “infial..” diyerek farklı yönlere çekiyor.

Kız okulları ve okullarda ÇEDES projesi, ikisi de toplumun ihtiyacı, ülkenin bir zaruretidir. Tabi ki bu işler; sayıları arttığı halde niteliği hayli düşen İmam Hatip Okulları’nın akıbetine uğratılmamalıdır. Ders ve derdimiz; piyasada ve medyada din ve değerleri inkâr eden, Batılı sefih yaşamın müptelası olmuş, aslında heba olmuş bir gençliktir!

Kim ne derse desin, Kız Okulları toplumun geniş kitlelerinin bir ihtiyacıdır. Sayın Tekin’in de belirttiği gibi sırf bu yüzden eğitimini bir yerden sonra bırakmak zorunda kalan kızlarımızın önüne dağ gibi dikilen bu çağdışı engeli kaldırmak, ebeveynlerin bu korkularını gidermek, eğitimde eşitliğin bir gereği, anayasal bir zarurettir.

Devlet ve milletin ortak müştereklerde buluşması, barışması demek olan kız okullarının açılması ve ÇEDES projesinin kısa ve uzun vadede verebileceği nice faydaları vardır. Sırf bu faydalardan dolayı Uzak Doğu ülkelerinde, Laik Batı’da ve daha birçok devlette benzeri uygulamalar zaten öteden biri vardır.

Laik Batı’da; kilisenin, açtığı okullardan kimse rahatsız olmamaktadır. Rahiplerin eğitime direkt katılmalarından kimse rahatsız değildir. Mecliste İncil üzere yapılan yemin, ABD’de başkanlığın tescili yani olmazsa olmazıdır. Vestern/kovboy filmlerinde bir filmin başından sonuna kadar “kilise, İncil, rahip ve bunların bileşeni olan hurafelerin” defalarca seyircilerin dikkatine sunulduğu, dayatıldığı malum. Siyonist İsrail’de Tevrat, din ve değerlerin yerinin ne ve neresi olduğu dünyanın malumudur.  Bütün bunlar için tek kelime etmeyen kimi aydınlarımızın(!); söz konusu bütün bunların nihai zirvesi olan İslam ve Kur’an olunca itiraz hatta isyan etmeleri yakışmıyor, adil değil, insani değil, İslami ise hiç değildir. 

Halkı Müslüman Ülkelerde, asgari yüz yıldır “din, değer ve milli tarihe” karşı süren tanımsız, anlamsız, faydasız bir kavga, bir savaş var. Bu kavga bizim değil! Bu savaşı sürdürenler de bizden değildir; yerli değil, milli değil, bizim buralı değil. Bazen yakın mesafeden, aynı ortamın yanaşık/bitişik düzeninden de bakıyoruz, takılıyoruz... Görüyoruz ki; bu mazlum halkın din ve değerlerini hazmedemeyenler akrabamız değil, ailemizden değil! Yediği içtiği, dili, rengi bizim gibi ama duyduğu, hissettiği, güldüğü, ağladığı, sevdiği, nefret ettiği de ilginçtir, garip ve tuhaftır.. ama neden?

Gençlerimizin terör ve suç odaklarına bulaşmaması için; hırsızlık, suikast, cinayet, taciz/tecavüz ve her türlü şiddetin en baştan önlenmesi için din ve değerlerimizin milli eğitim sistemimizde hak ettiği yeri bulması şarttır.

Bu şart; başta İslam’ın emridir, Peygamberin tavsiyesi ve uygulamasıdır, Müslüman Anadolu halkının bir beklentisidir; her gün biraz daha bizi köşeye sıkıştıran maddi ve manevi illetlerin iksiridir

 Siyasileri sandığa gömen, sandıktan çıkaran; baş tacı yapan, ayaklarının altına alan Müslüman Anadolu halkının gözü ve kulağı bu asırlık karanlığı aydınlatacak NÛR’dadır. O da; karanlığa küfretmek değil, yakılacak MUM da değil;  gayri tutulacak dev PROJEKSİYON’dadır.

Kamuoyunun ciddi destek, dua ve beklentileri var. Sayın bakan; bu işin üstesinden gelebilecek birikim, cesaret ve ferasete sahiptir. Wesselam!