Mazlum bir halk için mücadele verdiğini iddia eden Kürt Kemalist Ulusalcı bir bayan vekil; oy istediği halka saldırdı. Halkın üzerinden de bizzat Hakk’a, İslam’a, İslam’ın Kitabına ve İslam’ın Peygamberine saldırdı.

Tarihi bakımdan yalan söyledi; sosyal açıdan iftira attı, hukuki açıdan suç ve cinayet işledi. Siyasi açıdan ajan provokatörlük yaptı. Savunduğunu iddia ettiği Kürtlerin haklarını gasp eden, mayın eşeği olarak kullanan bölgesel ve küresel istihbaratlara da gayet ince ve derin mesaj vererek lebbeyk dedi hem de kaşla göz arasında, gözlerimizin önünde!

Kurt Kemalist şöyle demişti:Size neden gerici diyoruz biliyor musunuz? Çünkü sizler 500 yıl geride kalmış Osmanlı'yı, 1500 yıl geride kalmış din esaslı toplum düzenini yeniden hortlatmaya çalışıyorsunuz. Biz kadınlar özgür olabileceğimizi öğrendik ve ne 500 yıl ne de 1500 yıl öncesine gitmeye niyetimiz yok. Götüremezsiniz.."

Kürtçeyi bilseydi, bizde bu sözlere; kutîyê kurmî; dêla nav-gundîya gurrî denildiğini bilirdi kewanî. Parsek, gêja bê ru u bê çav denildiğini de bilmeliydi ama nerde!

“500 yıl geride” ve “1500 yıl geride kalmış din esaslı toplum” ifadeleriyle resmen İslam’ı, Müslümanı, Allah ve Resulünü ve Kur’an’ı kastettiği açık. Akil-baliğ olmaya gerek yok. Bunlar, eşeğimin bildikleri ama edebini muhafaza eden birinin demekten hicap duyacağı ifadeler.

Bi Kurdî, kewanîye; Türkçesiyle eskiketeğe diyeceğimiz,

Dağlarda bayırda gezen bir yörük
Kimi tımar sipahi kimi ser bölük
Bir elife dili dönmeyen hödük
Şehristana gelir EZAN beğenmez.
(Kazak Abdal)

Gericiyse ta kendisi!

Tanım ve tahliline bakalım:

“Gericilik, köktencilik, fundamentalizm, irtica, mürteci” kelimeleri, farklı zemin ve zamanlarda çıkan kelimeler olsa da birleştikleri ortak bir payda da vardır. Bu kavramlar; güç odaklarının zaman ve zeminine göre tanımlanmış, karşı tarafları dışlamanın vesilesi edilmiştir.

Kökten dincilik, modern anlamda Kitab-ı Mukaddes esaslarının hayata uygulamasını isteyen Protestanlar için kullanılmış. Sonralarıysa tüm dinlere teşmil edilmiştir. Böylece seküler (laik) ilkeler yerine, dinin temel prensiplerine dönüşü isteyenlere de mürteci, azınlık olan laiklerin deyimiyle gerici denilmiş; zamanla da sadece Müslümanlar için kullanılmıştır.

Marx ve Rostow'un Toplumsal Tarih ve Gelişme Aşamaları olan; İlkel Komünal Toplum, Köleci Toplum, Feodal Toplum, Kapitalist Toplum, Sosyalist ve Komünist Toplum ilkelerine göre; işçinin yani kölenin sadece önemli bir üretim aracı olduğu toplum sınıfına köleci toplum denir. Bu ilke ve tanım çerçevesinde Nazım Hikmet’in sözlerine göre kim gericiymiş bakalım:  

“Vatan haini.. kimdir? Kim, kendi evimizde, evimizin sahibi gibi yaşamamızı engelliyorsa; kim evimize hırsızı sokmuş, bizi de hırsıza hizmetçi yapmışsa odur. Kim Türkiye’yi Amerika’ya satmışsa odur. Ezanı Arapça okumak bizim ve bugünün meselesi değildir. Türkiye’de terör havasını oluşturanlar, Türk milletinin düşmanlarıdır. Mücadelemiz bunlara karşıdır ve İkinci Milli Bağımsızlık Savaşından muzaffer çıkacağız.” (Avusturya Radyosundaki konuşması).

Görüldüğü gibi o dönemden günümüze kadar terörü destekleyen, terörden medet uman, bekasını teröre borçlu olan ve adeta terörsüz yaşayamayan zihniyet; bu vekilin de savunduğu seküler cephenin zihniyetidir. Yani onların ellerinden masumların kanı, yetimin hakkı damlamaktadır.

Yani bunlar; komünist değil, Sosyalist de değil, Kapitalist bile değil, feodal toplum da değil; KÖLECİ TOPLUMun temsilcileridir. Sizi gidi köleciler..! Tanıma eksiksiz uyuyorlar.

Daha da önemlisi; Kurtuluş savaşı (1919-22) boyunca toplam şehit subay ve er sayısının 9167 olması; Kurtuluş savaşı sonrasında (1922-1940)’ki “te’dip, tenkil, infaz, idam ve katliamlarda” ise bu sayının yüz bini aştığının konuşulması bile katil ve gerici cephenin adresi ve delilidir.

İslam ise dayatılan kadim şirk ve küfür yerine tevhidi; anarşi yerine sosyal adaleti getirmiştir. “Mahrum ve mustazaflara; Firavun mülkünün varisliğini va’detmişir.” Bunların icrası için de Hz Ömer’in, Peygamber (as)’ın yakasına yapışıp hesap soran öçgür vatandaşlar yetiştirmiş; gayrimüslimin arsasında rızası dışında yapılan camiyi yıktırmıştır.

Gerici, mürteci, irtica değil; terakki, tekamül ve inkılab diyen; TERÖRÜ dünyada suç, ahirette de kebairden sayan da Tevhid’i emreden İslam’dır.

Ayrıca; “Çağı kokutanlar mürteci diyor bana Yükseldik sanıyorlar alçaldıkça tabana!”(nfk) vesselam.

HİSSE:

1-BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin (UNODC) Kabil ofisi başkanı Gudes, "Taliban, afyon ticaretini ana gelir kaynaklarından görüyor.”

Mala derewan bişewite. Aynı kurunum 2001 raporları; bunu yalanlıyor.

Portekizli gazeteci de; hapishanelerde insan etinin yedirildiğini duyduğunu demiş.

Rabbimiz ise duyumu değil; “Fasıktan gelen ciddi haberleri dahi araştırın…” diyor.

2-Sayın Erdoğan, Yahudi hahamlarını ağırlamış.

Mevkidaşı, Isaac Herzog da covit dolayısıyla geçmiş olsun demiş..

İkisi de şaka yapmış! ikisi de çok gülmüştür amma Yahudi ayrıca şey… hımm.. ısss.. da yapmıştır.

3-Af çıkabilir. Kulislerde 2023 deniliyor.

Siyasileri bilmem de katillerin, çete, mafya, ırz-namus düşmanları..” sinekkaydı tıraş, takım elbise ve dakikalık masumiyet rollerin mahkemedeki kazancını bilirler.

4-Salamanca Üniversitesi’nin rektörü Miguel de Unamuno demiş ki:

“Bazı durumlar vardır ki, orada susmak, yalan söylemektir. Zira sükût, ikrar olarak yorumlanabilir. Bugüne kadar.. sözüm ile vicdanım arasında bir boşanmaya asla izin veremem.” Zinhar bizimkilere duyurula!!!

Resulümün, “Zulüm karşısında susan dilsiz şeytandır” sözü de onursuzluğun, zilletin yüzüne balyozdur; bilene!