Her kesimin kabul ettiği bir gerçek var; nitelikli insan gücümüz ülkeyi terk ediyor. Resmi ve gayri resmi araştırmalar da bunu doğruluyor.

Yurtdışına, özellikle de Batı ülkelerine yönelen nitelikli insanımızın sayısı, yıllık yüzbinlerle ifade edilmektedir. Siyasi parti araştırmaları, UNESCO, TUİK’in verileri beyin göçüne ait vahametin delildir.

Türkiye en fazla beyin göçü veren 32 ülke içinde 24. Sıradadır. Partilerin Bilim Platformlarının araştırmalarına göre 2016’da bu göç, 69 bin 326 iken; 2017’de 113 bin 326 olmuştur. Bu da % 63’lük artış anlamına gelmektedir.

2017’de 5 binden fazla üst düzey zengin; son üç yıldaysa saygın 13 bin girişimci ve iş insanı Türkiye’yi terk etmiştir. UNESCO verilerine göre her yıl, eğitimde başarılı 50 bin öğrenci okumak için yurtdışına gidiyor.

Peki, bu beyin göçünün sebepleri nelerdir?

Başlıca sebepleri; imkânsızlık, işsizlik, liyakatin zemin bulmaması, ilgisizlik olsa da daha trajik sebepler de vardır. Bir kere gençlik kendi geleceğine yönelik bir güvence göremiyor. Gençlik; nice sıkıntılarla yerleştiği kamu kurumları veya özel sektörde liyakatin olmadığı veya liyakate itibar edilmediğine inanıyor. Buna, algı denilse de hakikatte, nitelikli işgücünün bilinçaltına yerleşmiş bir inançtır.

Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi hengâme de yurtdışına giden genç nüfusun itici sebeplerini oluşturuyor. Ülkedeki insan hakları, siyasal zemin, özgürlükler alanı, sunduğu gelecek de beyin göçümüzün itici sebepleri arasındadır.

Yâd eller dediğimiz Batı ülkelerinin sunduğu sosyal refah, eğitim ve refah düzeyi, kamu hizmetleri, gelir düzeyi ve yaşam şartları da göçün çekici sebeplerdir.

Edebiyatımızdaki Servet-i Fünûn ve Fecr-i Aticilerin, kendilerini izah edemediklerine inandıkları son Osmanlı Vatanında aradıkları “O Belde;” günümüzdeki gençliğin özellikle de nitelikli insanımızın da aradığı “O Belde’sine dönüşmüş durumda. Şu farkla ki mazinin aradığı “O Belde,” Yeni Zelanda adalarındaki ulaşılması imkânsız bir ütopyaydı. Nitelikli insanımızın “O Beldesi” ise yanı başımızdaki Avrupa’dır. ABD, Hicaz Şeyhlikleri, Uzak Doğu ülkeleri de düşlerin “O Beldesini” oluşturmaktadır.

Beyin göçünün gözde güzergâhları vardır. İsveç; %3 işsizlik oranı, kişi başına düşen 60 bin dolarlık milli geliriyle gözde yerlerdendir. Bunu ABD, Kanada, Avusturalya, Almanya.. gibi ülkeler izlemektedir. Buralardaki orta kesim, günlük 50-100 dolar arasında kazanması, bizdeki 24-39 yaş aralığındaki iş gücü için pek anlamlıdır.

Hal buyken; Sayın Cumhurbaşkanının her vesileyle belirttiği “tersine göç” söyleminin bir cazibesinin olmayacağı ortada.

Eğri oturup doğru konuşalım!

Beyin göçünün, dün olduğu gibi bugün de “neden, nereye ve nasıl gideceği” bellidir. Bu lafla değil, hazırladığımız ortam, sunacağımız şartlar ile ilgili bir durumdur.

Dört eyaletinde, dört resmi dili konuşturan; “dağında, ovasında, şehirlerinde; terör, operasyon…” kavramlarının konuşulmadığı; red ve inkârın bir korku, bir beka meselesi olarak dayatılmadığı bir İsviçre dururken; beyin göçü bize nasıl gelecek? Dünyanın sermayesi, Dünya Bankası, bir Müslüman ülkesine neden gelsin?

Kurduğu devleti halka hizmetten alıkoyan; devleti halkına karşı koruyan; kurtuluş diye dayattığı rejim, kanun ve kutsallarını yaşatmak için içerde düşman türeten; terör olmasa da terör üreten, bu da olmazsa devlet terörü uygulayan; meydanlardaki canlı yayınlarda insan avlayan; seçilmiş başbakanları idam eden; halkın sevgilisi Mursi gibi bir cumhurbaşkanını mahkeme salonunda infaz eden; korkularıyla yaşayan, etrafa korku salan bir devlet; niçin ve nasıl çekici olsun ki?

Aklın yolu birdir. Xwedîyê caw jî dizane caw siluke. (Kumaşın sahibi de kumaşın çürük olduğunu bilir). Bir asırdır inadına deniyoruz. Görüyoruz işte olmadı, olmuyor, olmayacak! Gömleğin darsa, ayakkabın habire ayağını kanatıyorsa, yediğin acile kaldırıyorsa… bir şeyler düşünmek, bir şeyler yapmak zorundayız!

Bor’un pazarı da atı alan Üsküdar’ı da geçer! Unutma; boynuz da kulağı geçer wesselam!

 

HİSSE:

1-ÖTV zammından sonra, alkollü içeceklere de %43 zam gelmiş(!)

Sıkıntı şu: Eskiden orta direği, en alttakileri kafayı bulsunlar diye müskirata, esrara… sürerlerdi.

Esrarkeşin, esrarfûroşun kafası karışık... Cam-ı Cem ile cami arasında…

Nalet olsun şeytana! Tövbe estağfurullah… necasetten taharet, tövbe, namaz.. 

 

2-CHP nenesinin deterjanını, kili kullanıyor!

Anayasa Komisyonu Başkanı Bekir Bozdağ, 4-6 yaş grubu çocuklara kreşlerde Kur’an okutulmalı demiş. Doğrudur.

"Kur’an öğretimine ve öğrenimine karşı çıkmak, Ortaçağ zihniyetinin CHP’de adeta tezahürüdür" demiş. Pek çok doğru! Billahilazîm!

3-Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Hacı Bayram-ı Veli Camii İmam Hatibi Yunus Koçan'ın Kur'an tilavetinden sonra umutlanmış.

'Bu yıl, tarihi rekorların kırıldığı, Türkiye Ekonomi Modelinin uygulandığı… bir yıl olacak' demiş ama camide! Amîînn ve inşallah! Gelo camiden çıkınca ne demiş acaba? 

4-Kazakistan’da LPG fiyatlarına yapılan zamma karşı halk sokaklarda. Hükümet istifa etmiş.

Soru ve sorun şu: Gaz ve petrol zengini Müslüman ülkelerde gaz ve petrol kıtlığı oluyorsa, hükümet ve rejimler için söylenenlerden hangisi yanlış değildir?

A-Hırsızdır    B-Ecnebidir    C-İşbirlikçidir    D-Beceriksizdir     E-Hepsi..:)