Halkı Müslüman ülkelerin her bakımdan öncüsü olan Türkiye, darbelerde de öncü olmuştur.

Darbe zihniyeti, İttihat ve Terakki’ye dayanıyor. Abdülhamit sonrası ipleri eline alan bu güruh döneminde, nice hükümetler (kabineler) kuruldu ama istikrar sağlanamadı. Çünkü artık meşruiyeti şekillendiren bir illegalite vardı ve illegalitenin müsaade ettiği kabineler kurulabiliyordu.

İllegaliteye; statüko, darbeci zihniyet, etkin azınlık, azgın azınlık, Batıcılar… da diyebiliriz.

Bunlar; durumdan vazife çıkarır. Görülen lüzum üzere hükümetlere el koyarlar. Yasama, yürütme ve yargıya görevler dayatırlar; tehdit ve terörü, Hakk’a ve hakikate rağmen tanımlar, buna göre de cezalar keser, fail-i meçhuller ve infazlar yaparlar/yaptılar... 

Enver, Talat ve Cemal Paşaların başını çektiği konsey, darbecilerin duayenleridir.

15 Temmuz ihanet Darbesi’ne kadar olan tüm cunta darbelerindeki gelenek, bu zeminde şekillenmiştir. 15 Temmuz 2016 İhanet Darbesi; örgütlenme ve hareket tarzı bakımından emsallerine göre kimi farklılıklar gösterir.

FETO; özde, diğer seküler statükolar gibi CIA, MOSSAD, GLADYO, NATO ile iç içe bir yapıydı. Bu yönüyle benzerdirler. 

CIA, MOSSAD, GLADYO, NATO gibi kurumların Halkı Müslüman ülkelerde, darbe ve darbeci kadrolarda değişime gitmesi, FETO gibi bir postmodern darbeci güruhu türetti. Batı, İslam ülkelerindeki darbeci yapılarını revize etti, tediple yeniden yapılanmaya gitti denebilir. Pakistan’da Tahirul Kadri, bizde FETO bunlardandır.  

Yani Batı, artık dini değerlere yakın, halkları daha az maliyetle dizayn eden, sevk ve idarede pürüz çıkarmayan darbecileri tercih etti. Yerlilerin “din, değer ve hassaslarıyla” çatışan statükolar, Batı için artı maliyet anlamına geliyordu. Tam da bu yüzden Batı, Körfez/Hicaz Beyliklerindeki statükoların şeriatından memnun. Aynı Batı, Kürt Sosyalist, Ulusalcı, militarist ve paramiliter yapılardan da memnun.

Kısacası emperyalizmin 200 yıllık sömürge tecrübesiyle yaptığı şudur: Nabza göre şerbet, zemine göre yapı yapmaktır. Amaç, kıt kaynakların kullanılması, sorun olabilecek Yerlilerin kontrol edilmesi. Yerlilerin ülkelerinde oluşturdukları PARALEL YAPILARI da bu amaca uygun olarak şekillendirirler.

Bunun için askeri darbeler yaparlar, yaptırırlar.

Ekonomiye müdahale eder, varlık içinde yokluk çektirirler.

Bürokrasiyi işlemez hale getirirler. Rahmetli Menderes’in; “İktidar olduk ama muktedir olamadık..” demesi, CHP’nin Eski adına direnen bürokratlarından dolayıydı.

Kitleleri sevk ve idare etmek, galeyana getirmek için algı oluştururlar. Sultan Abdulhamid’i istibdatçı(baskıcı), Vahdettin’i de vatan haini olarak işleyebildiler…

ABD’nin, küresel kurumlar aracılığıyla her yıl belirlediği; “terör ve terörü destekleyen devletler” listesi aynı algının devamıdır.

Özetlersek; başta Mısır, Suriye, Hicaz Beylikleri gibi ülkelerdeki yerlileri kıran darbe geleneği tam gaz devam ederken bizde, 15 Temmuz ile darbe zihniyetine karşı bir dalgakıran oluşturuldu.

15 Temmuz, statükonun yediği ilk ezici sille olması bakımından önemlidir ama yetmez.

Darbeci zihniyetin özellikle siyasi ayağının bulunması; halkın seçtiği iktidarları işlevsiz kılan, dönüştüren, mankurtlaştıran iç yapıdaki zihniyetin temizlenmesi lazımdır.

FETO, yenilen son darbecidir ama sonuncu olmayacaktır.

FETO’yu aklayan, kefil olan, kadrolaştıran; halk tabanına kadar korku ve sevgisini işleyen imkân ve kabiliyeteler sağlayan mazideki manzaralar; kuytularda, çalılıkların arkasında, sosyal ve siyası hayatta yeniden umutlanıyor; kaşını çatıyor, göz kırpıyor…

İlgililerin bunu görmesi lazım. Görmek yetmez, ZAMAN VE ZEMİNİ, FETO’yu arayacak hale getirmemesi lazım.

Halk; yorgun ve kırgındır. Kapısı çalınmalı, sesi duyulmalı; pire için yorgan yakmadan wesselam!

 

HİSSE

1-Diyanet başkanı Ali Erbaş, 'imam' unvanının Hz. Peygamberin en önemli vasıflarından.. "İmam' isminin FETÖ'nün temsilcileri için kullanılması kabul edilemez" demiş.

El-Hakk doğrudur. Kadim kavramımız olan imam, FETO’ya feda edilemez.

2-Orta Asya-ABD 'C5+1' Dışişleri Bakanları; Taşkent'teki son toplantısında; ABD; 'Afgan ulusal savunma kuvvetlerine güvenlik yardımının yanı sıra kalkınma ve insani yardım sağlamaya devam edeceğiz. ABD'yi, müttefik ve ortaklarımızın güvenliğini tehdit eden terörist gruplara karşı saldırgan hareketlerimizi sürdüreceğiz..' demiş.

Kana doymamışlar. Yenilgiye rağmen, Asya coğrafyasından vazgeçmeyecekler. Kan dökmeye devam edecekler ama VESAYET SAVAŞÇISI arıyorlar.

Türki Cumhuriyetleri, tanımladıkları İslam ile korkutup, savaştırmak için alana sürmeye çalışacaklardır ama yenilip kaçtılar. İnandıramayacaklar.