Prens Muhammed bin Selman bin Abdülaziz, namı diğer MbS. Ülkesine ve bölgesine dehşet saçıyor. Aynı zat, ABD ve israil cephesine de kusursuz bir itaatle rahmet dağıtıyor.
O , bir korsan, haramilerden bir cani.. Bekayı, Hakk ve masum düşmanlarında arayan bir Laurans artığı mankurt; Aziz Allah`ı hasım seçmiş zavallı cahil…
Unutmaya çalıştığımız mazideki cinayetleri tekrarlıyor.
Esasen bu tarz, son yüzyılda halkı Müslüman tüm İslam ülkelerinin de bir klasiğidir. Pakistan`da Ziyaül Hak`ın uçağının düşürülmesi; Türkiye`de “Şefler Dönemi” ve Menderes`in idamı; Cezayir ve Mısır`daki halk iradesinin katledilmesi, idam ve müebbetler aynı geleneğin miraslarıdır.
Hangi devlet adamı kendine ne pay çıkarırsa çıkarsın, bunların alayının “planlama, koordinasyonu” CIA ve MOSSAD merkezlidir. An itibarıyla durum budur.
Suudi ailesinin MbS`sine bakın; adam Katar`ı tehdit ediyor. Her an ülkeye girerim diye. İran`la ilan edilmemiş bir savaş hali yaşıyor. Dünyanın en fakir ülkesi Yemen`de istikrar oluşmasın, dedikleri hükmetsin diye toplu katliamlar yapıyor. Pakistan`a kadar tehditler savuruyor.
Bölgedeki her kanunsuzluğun, idam ve suikastların destekçisi olan MbS; Haç ve Havra cephesine, inancı ve izanı zora sokacak işler sunuyor, talimat alıyor.
Bütün bu haramiliklerine, Kızıldeniz sahiline, eşsiz bir eğlence yeri için sömürgecilerden proje alıyor. Halkın ahlakını bozmak, Ebucehil`in geleneğini sunmak için. Sahildeki projesi; Kâbe`yi gölgeleyen Zemzem Tover (otel) ve Kral sarayına rahmet okutacak cinsten...
Batı zevk u sefası, çıplaklığı, israf ve haramlarını buradan vahi topraklarına sokacak. Bir nevi kaçak kültür kotarıp dayatma işlemi.
Dünya çapında nam yapmış olan Gazeteci Kaşıkçı olayı, bir ibret abidesi. Her yönüyle acemice, her yönüyle açık, şeksiz şüphesiz vuku bulmuş bir olay; dilimizin ucunda ama ispatı olmuyor, olmayacağa da benziyor.
ABD ve MbS`den izinsiz bir olay değil. ABD; ülkesindeki kirli, cinayet kokan işleri ihraç edip buradaki paralelleriyle yapıyor.
Türkiye ve Sn. Erdoğan bu işlerin kriminal, yargı ve kovuşturmalarıyla uğraşsın, uluslararası arenada da hesabını versin ve sorsun istediler.
Kaşıkçı; Müslüman ülkelerdeki tüm olumsuzlukları, özellikle de Arap ülkelerindeki hukuksuzlukları eleştiren yorumlar yapar, yazılar yazar, televizyonlarda yorumlar yapardı. Eleştirilerinden en çok da Suudi ailesi nasibini alırdı.
Susturulması gereken biriydi, susturuldu; en kalleş, en cani, en cahilce bir cinayetle.
Erdoğan samimi ama bildiğini söyleyecek imkân ve kabiliyeti ve dahi fırsatını bulamayacak!
İşin üst akıldan tertiplendiği açık.
ABD; “Bu tür bir olay olmamalıydı” diyor. Yok ya! Bir de olmalıydı diyecektin Yahudi Sermayesinin kurşun askeri bay Trump. Çocuklara; “kavga etmeyin ayıptır…” der gibi.
Prens MbS, “Bu acı olay… Hesabını sorarız… Türkiye ve Erdoğan`la işbirliği..” diyor. Cahil Cani; “ülkesinde düşünebilecek, yerliyi konuşacak tek şahıs bırakmamaya” kararlı ve bunun için de israil ve ABD`yle “kusursuz itaatle muta nikahlı..” HAMAS ve ihvan`ı terörist ilan edecek kadar zıvanadan çıkabiliyor, israil cinayetlerine perde arkasından olur veriyor.
Sonuç olarak; Müslüman ülkelerdeki bu ithal malı cinayet tarzı, daha bir müddet sürecek gibi. Post-modern Haçlı Savaşları, hedef ülkelerin düşünen insanlarını tehdit görüyor; hafızaları boşaltmak ve işbirlikçileriyle gayrimeşru ilişkileri, talanı sürdürmek için!
Yüz tekrarı yapılan bu tür hin ve haince komplo ve cinayetlerin bilinmedik yönü, görülmeyen tarzı kalmamıştır. Biz de onlar da her şeyi biliyoruz ama Yerlilerin(!) Ecnebiye ceza verecek imkân ve kabiliyeti henüz oluşmamıştır.
Hesap; Allah`a tam kulluk ve sabrediliyor; çünkü zaman sabretmesini bilmez vesselam.