Keşfetmiş etmesine de… Keşfetmekle karanlığa gömmek aynı anda gerçekleşmiş!

Sayın Savcı her tarafa yazı yazmış. JİTEM var mıymış, yok muymuş? MİT, Emniyet, Genelkurmay, Jandarma Genel Komutanlığı, İçişleri Bakanlığı vs. Gelen cevaplar JİTEM`in keşfine kapı aralamış!

Meğer JİTEM, ne Genelkurmay`ın, ne de dönemin İçişleri Bakanlığının haber ve onayı olmadan Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde “deneme” amaçlı kurulmuş… 1990`da da lağvedilmiş!!! Henüz ana rahminde cenin iken… Daha emeklemeye bile başlamamışken bu yavrucak teşkilat, canavarlık belirtileri gösterebileceği ihtimalinden hareketle dondurulmuş!

Yüzlerce adam kaçırma… Binlerce cinayet… Korku, terör, tedhiş… Onlarca tanık, yüzlerce itiraf, dosyalar dolusu evrak… Üstelik devlet adına terör faaliyetlerinin en yoğun yaşandığı dönem, 1990 sonrası iken JİTEM`e 1990`lık ömür biçtikten sonra derin dondurucuya kaldırmak hangi aklın, hangi vicdan muhasebesinin ürünü olabilir?

Konsept adına şarlatanlık yapıp kurucusu olduğu JİTEM`e 1990 yılına kadar ömür biçen bir Arif Doğan portresi zaten ortadaydı. Binlerce eli kanlı zevatı kurtarma adına operasyonel ifadelerle gündemi iğfal etmeyi “başaran” kurucu Keftor`un küfürlü ifadelerine inanılacak olunsaydı, o zaman göz boyama için başlatılan masa başı hukuk araştırmacılığı-soruşturmacılığının anlamı neydi?

 

Savcı, ilgili kurumlara yazı yazmış… Gelen cevaplardan çıkan savcılık yorumu, Arif Doğan`ın ifadesinin aşırılmasından öteye geçememiş. Dün Arif Doğan`la coşan yeni konsept medya organlarımız, savcılık yorumuyla bayram ilan etmiş! Neymiş?.. Efendim JİTEM varmış!!! Savcı JİTEM`in varlığını tescillemişmiş!

 

Kanlı icraatlarıyla bölge insanının vicdanında ömür boyu lanete uğramış JİTEM teşkilatı, savcılık yorumuyla ilk defa varlığı ispatlanmışmış!

 

Aslında JİTEM`in keşfine çıkan süreç, devlet içerisindeki güç odaklarının, kudretli baronların mesele üzerine uzlaşı sağladıklarının ilanından öte bir anlam taşımamaktadır. JİTEM`e 1990 yılına kadar ömür biçen irade, ister Arif Doğan`ın ifadeleriyle, ister savcılık yorumuyla tezahür etsin fark etmez, bu tarihten sonra yoğunluk yaşanan karanlık süreçle ilgili aklanma operasyonu yürütmektedir. Basın aracılığıyla aklanma operasyonunun kampanyaya dönüştürülmesi ise, farklı odakların, devletin kirli politikaları üzerine sağladıkları konsensüsü ele vermektedir.

JİTEM eliyle yürütülen kanlı kampanyaya karartma uygulanmakta, kanlı olayların en yoğun yaşandığı 1990-96 yılları arasındaki kirli faaliyetlerden kirli odaklar arındırılmak istenmektedir. Bölgede toplam 17 bin faili meçhul cinayetten bahsedilmektedir. 1990`a kadar gerçekleşen faili meçhullerin sayısı bir elin parmağını geçmediği bilinmektedir. Geriye kalan ve 1990 sonrasında işlenen faili meçhuller, bu tarihte lağvedildiği söylenen JİTEM`in dışında tutulursa o halde bunca cinayeti işleyen farklı bir aygıtın olması gerekmez mi?

Elbette JİTEM`e 90`lık ömür biçenler, bunun da hesabını yapmışlardır. Arif Doğan denen şarlatanın emir komuta ve devlet içerisindeki uzlaşının ürünü olan ifadesi, yıllardır devleti kirli faaliyetlerden arındırma operasyonunu yürüten zevatın “Kaçır-öldür-devret” modeli uyarınca farklı aktör arayışına dikkatleri çekmektedir: Hizbullah!

1990 sonrası bölgede bir Hizbullah-Pkk çatışması yaşandı. Bu çatışmalarda ölen insan sayısı, bizzat sol Kürt burjuvazisinin telaffuz ettiği toplam faili meçhul sayısının ancak üçte biri kadardır. Karşılıklı eylemlerle geçen süre ise 1991-96 yılları arasıdır. Bu çatışma dönemini göz önüne alan devletin kirli kolu, bundandır ki JİTEM`e 1990`lık bir ömür biçmekte, 90 sonrasına sarkan kirli eylemler ise, yine Kürtlere ağalık taslayan malum sol burjuvazi ile eşgüdüm halinde Hizbullah`a mal edilmeye çalışılmaktadır.

Hatırlayın, Arif Doğan`ın aynı senaryo gereği kurumsal pisliklerini Hizbullah`a mal etme operasyonunda, görünürde birbirleriyle kanlı bıçaklı olan Türk-Kürt derin çevrelerinin nasıl da Keftor`un sözlerini amentu bellediklerini…

 

Yine hatırlayın, güya JİTEM`in pislikleri üzerinden Kürt halkına yaranma savaşımı veren yeni yetme çevrelerin kampanyalarını… Hatta sözde mahkum ettikleri Arif Doğan`ın “JİTEM`i Ben Kurdum” kitabını kendi yayınevlerinde, kim bilir kaç demet telif ücreti karşılığında bastırıp dağıtımını yaptıklarını… Kürtlerin dramı üzerine siyasi istikballerini bina eden Kürt siyasi burjuvazisinin de hakeza ekran ekran dolaştırılıp yeter ki kabul görün bizi, 17 bin faili meçhulü unutmaya hazırız demelerini… Aynı zamanda Hizbullah düşmanlığında Arif Doğan`ın sufli kullarıyla yaptıkları yarışı…

 

Sonuç itibariyle JİTEM`e 90`lık ömür biçmek, 1990 sonrası yoğunluk kazanan devlet patentli kirli icraatları deyim yerindeyse Nasreddin Hoca`nın “Bu et ise kedi nerede?” fıkrası gibi bir sonuç ihtiva ettiği bilinmelidir.