Dünün Milli Şef`ine özenerek iflas etmiş daracık bir proje, geniş bedenime giydirilmek isteniyor. Adına “Barış” denilerek, kuyruğuna “Demokrasi” tenekesi bağlanarak… |
Sözde mazlum idiler… Tekçi politikalara itirazları vardı… Farklılıklara saygı en büyük sloganlarıydı!!!
Oysa geniş isteklere karşın daracık coğrafyada, “Derin Ağabeylerin” lolipop şekeri niyetine bahşettikleri “Demokratik Özerk Gewer Cumhuriyetinde” gayri İslamiliğin hatta gayri insaniliğin en tipik nüvesini sergilediler.
Son beş yıldır hep taşladılar… Taşladılar..! Olmadı, defalarca kundakladılar! O da kesmedi, silahla saldırdılar… Derin Ağabeylerle danışıklı döğüşen son Dersim faturasını Ubeydullah Durna`ya ödetmiş oldular!
Neymiş..? Efendim Gewer direniş merkeziymiş! Özgürlük mekanıymış!.. Meğer Özgürlük de direniş de derin Ağabeylerin şifresiymiş!
Birileri gerillacılık oynamış… Birileri tabutlar üzerinden gelen vekillik fırsatından zil zurna sarhoş olmuş! Derin ağabeyler “Hani bana, hani bana!” deyince, fatura Ubeydullah Durna kardeşimize kesilmiş!
Bir anlık durup düşünce deryasına dalıyorum… Tarihin merdiveninden aşağıya inmeye başlıyorum… 1990… 1991 yılları… Hezex!.. Şimdi ise Gewer! İyi de köprünün altından onca sular akmış, şartlar değişmiş, ne alaka! Diye düşünürken… Evet, ikisi de kör nokta babından özdeş ortak paydaya sahip. O gün kör nokta olan Hezex`in çevresi, provokatör yutan deliklere dönmüştü. Bugün kör nokta olan Gewer`in etrafı, azılı provokatörleri yutacak noktalara dönüşür mü? Umarım o noktaya gelmez! Yaşanan acılar bir daha tekerrür etmez, diye düşünürken çalınan kapı sesiyle düşünce dünyamdan uyanıveriyorum:
- Kim ooo!..
- İtidal!..
- Ne olur biraz sabır!..
- İyi de… Derken bir haber daha! Demokratik özerkliğe kurban seçilen Lolipop cumhuriyetinde taziyeye gidenlere saldırıda bulunuldu!
Museyleme`nin tolazları, bellidir ki daha stratejik amaçlar güdüyorlar!
“Derin ağabeylerin” Lolipop cumhuriyetinde “Mustazaf-Der” tabelası yerine başka tabela olsaydı…
Mesela Yezidi-Der… Mesela Zerdüşt-Der… Mesela Süryani-Der… Mesela Komünist-Der… Mesela Kemalist-Der… Mesela ADD… Mesela Eroin-Der… Şarap-Der… vs.. vs.. Der oğlu Der… Aklınıza ne gelirse! Oralara bir tane bile taş atılır mıydı? Önünden geçerlerken “Hitte” demezler miydi? Ama Mustazaf-Der olunca daha stratejik hesaplar baş gösteriyor. Ondandır ki önünden geçerken “Hitteh” yerine ısrarla “Hinteh” demeyi tercih ediyorlar!
Ya şu JİTEM kadrosuna tahsis edilen “Eş başkanlık” kurumunun zırvalarına ne demeli?..
Halefiyle selefiyle derinlerden icazetli-kadrolu eş başkanlar… Kürt halkının sözde iradesine oynayanların “Sulh…” yerine “Şeytani” demeçler vererek Ubeydullah Durna`nın katillerini onore etme girişimleri…
Pişkinlik, ukalalık ve provakatif fiillerin sonunun nereye varacağını açıkçası bilmiyorum. Ama dünyanın sadece Gewer`den; atış poligonlarının da sadece Lolipop cumhuriyetinden ibaret olmadığını herkes bilmeli…
Yine dalıyorum… İtidal kardeşin sabır tavsiyesine uyumaya çalışıyorum. Ama..! Kesinlikle Ebu Cehil işidir bu… Muhammedi Sevda`ya bağlılık merasimlerinden irkilmiş olmalı ki, yine çıkageldi… Dün Bedir`de öldü denen Ebu Cehil, bugün Gewer semalarında “özgürlük/direniş” çığlıkları atıyor! Kur`an yakıyor… Sahte peygamberler peydahlıyor! Dün Lat derdi… Uzza adına provokatörlük yapardı. Bugün ise farklı opsiyonlarla sahnede! Hep sola kıvırtıyor… Dünyaya anarşik sol gözüyle bakıyor! Kürtlerin özgürlüğü diyor ama; Türk halkının dışlayıp defettiği tüm ‘sol`akları toplamış mazlum Kürt halkına “Aspirin” diye yutturmaya çalışıyor! Aklınca köhne ‘sol`aklarla Kürt halkının İslami ve insani değerlerini sollamaya çabalıyor!
Bir başka haber… Taziye köyü resmen muhasaraya alınmış! Çevrenin insanlarının taziyeye gitmesine engel oluyorlar. Gidenler tehdit ediliyor. Köyün suyu kesik… Elektrik verilmiyor! Devlet otoritesi mi? Sizlere ömür..! Derin ağabeyler herkes başının çaresine baksın, diyor! Çatışma çıksın, kaos oluşsun isteniyor. Böylece Lolipop cumhuriyetinin ne menem bir lanet olduğunu, ne anlama geldiğini yaptırarak yaşatarak göstermek istiyorlar. “Özgürlük tutkunları” direnişi Lolipop emmede göredursun ama, bu kirli tabloda yer almama tercihime ısrarla müdahale ediliyor.
Israrla tahrik ediliyorum. La Havle çekiyorum… Zaafiyet diye yorumluyorlar! Yumruğumu sıkıyorum… Yine kapım çalınıyor! Bu kez Sağduyu kapıya dayanmış… Tıpkı İtidal kardeş gibi sabır tavsiyesini ısrarla yineliyor.
Canım sıkkın… Ama halkıma karşı bir vefa borcum var! Hizmet aşkım var! Rıza-i ilahiye gönül vermişliğim var. Her şeye rağmen bir toplumsal felaketin tetikleyicisi olmama kararlılığım var. Sabrım da var… Gerektiğinde şecaatim de olacak!
İtidal ile Sağduyu kardeşlerin hatırını tabii ki yabana atmam! Ancak tahammül sınırı denen bir durum da var! Umarım İtidal ile Sağduyu kardeşlerin çağrıları karşı tarafın duyarlı bildiğimiz kesimleri arasında da karşılık bulur da, derinlerin senaryosunu canlandırmaya can atan tiyatro grubunun planları suya düşer.
Aksi halde..! Ben de bir insanım. Benim de hayat felsefeme ve inançlarıma karşı bir yükümlülüğüm bulunmaktadır. Bu bölgeyi de birilerinin yüzü suyu hürmetine terk etmeyeceğime göre…
Umarım sabırlar taşmaz! Umarım herkes kendi asli mecrasına dönme basireti gösterir!
Aksi halde..?!