Kürt illerinde ‘Peygamber Sevdalıları Platformu`nca düzenlenenlerinin farklı bir havada gerçekleşmesinin ise daha özel bir anlamı vardır.
Bu etkinlikleri “özel” kılan ilk durum, tabii ki kitlesel katılımlarla gerçekleşmesine karşın kitle iletişim araçları tarafından çok özel bir boykota tabi tutulması ile belirmektedir. Tüm Türkiye`nin, hatta dünyanın gözünün çevrili olduğu ve birçok şeytani senaryonun iç içe geçerek uygulanmaya çalışıldığı bir bölgede en ufak bir hareketlenmenin bile manşetlere taşındığı bir konjonktürde, bölgenin kalbi sayılan D.Bakır`da milyonla ifade olunan bir kitlenin bir araya gelmesi eğer kendi arasında da sorunlar yaşayan ulusal medyanın hiçbir yelpazesinde yer bulamıyorsa, bu durum, medya ambargosunun anlattığı çok önemli bir durumu ortaya koymaya yetmektedir.
Peygamber Sevdalıları`nı oluşturan platform, bilindiği üzere bölgeye farklı bir dinamizm getiren belli çizgideki derneklerden oluşmaktadır. Etkinliklerin söz konusu dernekler eliyle yürütülmesi ve ilgili derneklerin Hizbullah`a nisbet edilmesi, tabii ki medya ambargosunun önemli bir ayağını oluşturmaktadır. Ancak asıl hedef, Kürt halkının İslamî kimlikle yeniden şahlanışından duyulan korkudan başka bir şey olmasa gerek. Hiç kuşkunuz olmasın ki Türkiye`deki siyasal bölünmüşlük etrafında ikiye ayrılan ve aralarında kanlı bıçaklı olan farklı dünyaların farklı medyasının Kürtlerdeki İslamî gelişmeler karşısında takındığı tutumda ortaklaşmaya gitmesi, asla bir tesadüf eseri değildir. Medya ambargosu tabii ki başlı başına bir olgu değildir; ama çok farklı derin güç odaklarının hassas duygularını yansıtması açısından oldukça önemli parametreler ortaya koyması bakımından üzerinde durulmaya değerdir.
Elbette Ergenekon`un müdahaleye uğramayan medya ayağına, “Bu ne ayak!” diyerek içerlenecek hâlimiz bulunmamaktadır. Ama dünün “mücahitlerinin” bugün bölgede farklı güç odaklarının müteahhitliğine soyunma uğruna bölge üzerinde benzer güç odaklarıyla ortak paydada buluşmuş olmaları oldukça enteresandır.
Kürt halkı, bugün bölgede yeni denklemler kurma yarışına giren farklı güç odaklarının kullanmak istedikleri en gözde halktır. Tarih şuna şahittir ki, Müslüman bir halkın güç odaklarının oyuncağı konumuna düşmesi için birinci şart, o halkın İslamî hassasiyetlerinden soyutlanmasıyla mümkün olmuştur. Nitekim bir Avrupai buluş olan laikliğin en acımasız versiyonuyla uygulama alanının ulus-devlet sürecini tamamlayan Müslüman halklar olması, yeterince anlaşılır bir durumdur. Ulus-devlet projesinin inşası sürecinde dönemin küresel planlayıcılarına aldanmayan Kürtler, proje mimarlarınca cezalandırılarak devlet kurmalarına olanak tanınmamış, Kürtler de ihanet etmemenin bedelini, yerli aktörlere çok ağır şekilde ödemek zorunda bırakılmışlardır. Hem ırkçı ayırımcılıklara muhatap olmuş, hem de laikleştirme politikalarının kurbanları olarak seçilmişlerdir.
Birinci Dünya Savaşı sonucunda inşa edilen bu süreç, artık can çekişme noktasına gelmiştir. İslam dünyasının farklı bölgelerinde olduğu gibi bölgeye de farklı bir dizayn verilme çabası son sürat ilerliyor. Dün laikleştirilemeyen Kürtler, bugün tekrar bir laik güç olarak inşa edilme projeleriyle karşı karşıya bulunmuş durumdadırlar. Türk ulusçuluğu ve Türk usulü laiklik anlayışının Kürtlerde bunca zamana ve çabaya rağmen çok da ciddi bir karşılık bulmadığı test edilerek onaylanmıştır. Bu nedenle Kürt ulusçuluğu ve icat edilecek laikçiliğin Kürt versiyonunun ancak Kürt halkının İslamî hassasiyetlerine çare olabileceğine kanaat getirilmiştir. Bugün Kürt sokaklarında deyim yerindeyse bir kaşık suda estirilen fırtına ve bu fırtınanın tüm medya yelpazelerinde hararetle gündemde tutulması, hangi güç odaklarına çalıştıkları bizce malum gazeteci/aydın/uzman/siyaset bilimci kisveli kravatlı/takım elbiseli gerillalarca Kürtlere farklı kıbleler tayin etme yarışları, Kürt halkının geleceğine biçtikleri meş`um planlarını göstermeye yetmektedir.
Kürt halkına mutlak anlamda ancak farklı projeler altında kökten laikçi bir anlayış ve yaşam biçimi dayatılmaktadır. Kürt halkının bugün hala kurulu düzenin hak ihlallerini iliklerine kadar yaşaması yetmiyormuş gibi tarihsel gaspın utanmaz ideologlarının rol değiştirerek yeni bir siyasal/ideolojik operasyona yönelmeleri durumuyla karşı karşıya bulunmaktadır.
Uluslararası ilişkiler ağının mızıkacılığını yürüten medya/siyaset kurumlarındaki etkili aktörler, son yıllarda Kürt halkının İslamî duyarlılığının ortaya çıktığı her noktada Hizbullah bahane edilerek yerel laikçi versiyonlar lehine müdahil olmakta, yıkıcı propagandanın en aşağılık nüvelerini sergilemekten çekinmemektedirler. İlköğretimde başörtüsü meselesi üzerinden Hizbullah camiasını hedefe koyarak yürüttükleri örtülü savaşı, Hizbullah tahliyeleri ile adeta taçlandırdılar. Hiç kuşkunuz olmasın ki tahliyeler sürecinde yürütülen organizeli saldırı ve operasyonların tümünün odaklandığı tek bir nokta var idi: O da bugün için Mewlid vesilesiyle yaşanan insan selinin oluşturduğu manevi coşkuyu minimize etmekti. Tüm arşivlerini bir kez daha taradılar, halkı etkileyebilecek tantancı argümanlarını bir kez daha ortalığa sıçrattılar. Ancak Peygamber Sevdası etrafında oluşan coşku ve insan selinin bir önceki yıla göre her tarafta ikiye, üçe katlanması, toplumu zehirleme argümanlarının tümünün boşa çıktığının belgesi olmuştur.
Kürt illerinde Peygamber Sevdası etrafında oluşan insan seli, Kürt laikçiliğini tüm etkileşim araçlarıyla/aktörleriyle dayatan entrika merkezlerindeki deneyimli toplumsal dizayn projelerini iflas ettirmiştir. Hangi roller biçerseniz biçin ama hor gördüğünüz o derneklerin ihlaslı çalışmaları Kürt halkının samimi inancıyla buluşup meydanlarda insan seline dönmüştür.
Elbette Jitem`in uluhiyetine iman penceresinden bölgeye bakanları, Arif Doğan`ın sefil kullarını, Orakoğullarının risaletini öne çıkaranları, Veli Küçük`le küçülüp Tuncay Güney`le coşanları, çağdaş paramiliterleri burada mevzubahis etmeyeceğim. Varsın Washington kaynaklı farklı bir tonla Kürt kuşatmasına katkı sunmaya devam etsinler. Ama Kürt halkının inancına müdahale ederek hiçbir projede başarı sağlanamayacağını umarız herkes görmüştür.
Er meydanını ifrazat saçan ekranlardan ya da siparişle hazırlanan manşetlerden ibaret bilenlere Müslüman Kürt halkı İstasyon Meydanı`nı işaret etmiştir.