Hz. Peygamber (sav), âdeti gereği her seriyeden sonra Mescid-i Nebevi`ye gider iki rekât şükür namazı kılardı. Mescid-i Nebevi`den hanesine geçmeden de "Babasının Annesi" dediği kızı Hz. Fatıma`ya uğrardı.

Yine bir seriyeden dönen Allah Resulü (sav), Mescid-i Nebevi`de iki rekât şükür namazı kılmış ve kızı Hz. Fatıma`nın evine doğru yönelmişti. Hz. Fatıma da babasının geldiğini duyunca evinden çıkıp babasını görmek için Mescid-i Nebevi`ye doğru gidiyordu.

Mescid-i Nebevi ile Hz. Fatıma`nın evinin arasında bir yerde karşılaşan Hz. Peygamber ile Hz. Fatıma birbirine sarılıp hasret gidermiş. Hz. Peygamber (sav)`in savaştan dolayı üstünün toz olduğunu gören Hz. Fatıma; "Baba ne zamana kadar sürecek bu halin. Ne zaman gün yüzü göreceksin” diye evlat olmanın getirdiği bir üzüntü ile Hz. Peygamber (sav)`e üzüntüsünü bildirmiş.

Allah Resulü (sav), kızını teskin etmek için "Üzülme kızım Allah babanın adını yeryüzünde ister hasırla isterse de kerpiçle yapılmış bütün evlere ya izzetle sokacaktır ya da zilletle” demiş.

Bugün Allah Resulü`nün mücadelesini vermeye çalışan ümmet, tıpkı Allah Resulü`nün karşılaştığı sıkıntılarla karşılaşmaktadır. Onun mücadelesinin her merhalesini yaşamış, her zorluğu O (sav)`nun metotlarıyla çözüme kavuşturmuştur.

Ümmet bir taraftan Allah Resulü`nün metodunu uygularken diğer taraftan Ebu Cehil zihniyetlilerle de mücadele etmektedir. Tahtlarının sarsılacağını, kurmuş oldukları hayallerin sadece hayal olarak kalacağının farkında olanların baskı ve saldırılarına maruz kalmaktadır.

Bu saldırılar ya fiili olarak yapılmakta ya da çıkarılan kanunlarla, yönetmeliklerle yapılmaktadır. Bugün küçük bir kızın başörtüsü takmasının tahtının sarsılmasının bir habercisi olduğunun farkında olanlar, elindeki bütün imkânları kullanarak bunu engellemektedir.

Bugün yasaklanan başörtüsü bir daha bizlere göstermiştir ki, sistemin bütün kutsalları Allah`ın bir emrinin yanında aciz kalmakta ve hezimete uğramaktadır. Her kim ki Allah`ın bir emrini değiştirmeyi bir yana bırakın üzerini örtmeye, manipüle etmeye çalışırsa zillete uğrayacaktır. Er veya geç… Sadece Allah`ın takdir ettiği günün gelmesini bekliyoruz.

Bugün Allah`ın bir emrini yerine getirmeye çalışan kız çocuklarının önünü alıp başörtüsüne yasak getirenler bilmelidir ki Allah`ın emir ve yasakları her yere ve mekâna ya izzetle girecek ya da zilletle…

İslam`ı sadece evlere, camilere hapsetmek isteyenler bilsinler ki; doğacak İslam şafağı saklanmış olduğunuz gizli dehlizlere kadar girecek ve bu nur sizi zillete düşürecektir.

İslami emirleri namazdan, oruçtan ibaret zannedip diğer emir ve yasakları gündeme getirmeyen sözde İslamcılar bilsinler ki bizler 657`lere değil, 6666`ya tabiyiz. Kuran`ın bir ayeti hatta bir harekesi için bu naçiz bedenlerimizi feda etmeye hazırız.

Ve kesinlikle unutulmamalıdır ki, İslam`ın bütün emir ve yasakları siz istemeseniz de, kanunlar, yönetmelikler çıkarsanız da sadece evlerde ve camilerde uygulanmayacaktır. Kamusal diye tarif ettiğiniz o resmi kurumların içerisine de girecektir. Sadece Allah`ın takdir ettiği günü bekleyin…

Ayrıca şunu da hatırdan çıkarmayın ki ZİLLET BİZDEN UZAKTIR…

Dua ile Vesselam…