Hz. Âdem (as)`den bu yana gariblerden sayılmış iman edenler. Hz. Peygamber (sav) de gariblerden saymış onları... Garibler, çünkü;
Gâyeleri sadece Allah (cc) ‘ın rızası... Allah (cc) rızası içindir çekilen bunca çile. Sadece Allah rızası.. Dünya ve içindekilerde yoktur gözleri. Amaç edinmezler de dünyayı... Sadece bir araçtır onlara... Gelip geçecekleri bir bir mekân... "Dünya hayatı ancak bir oyundan, eğlenceden, gelip geçici bir süsten, aranızda bir övünmeden ibarettir.” (Hadid Sûresi: 20) ayetini şiar edinmiştir onlar...
Garibler;
Sırf Allah rızası için katlanırlar başlarına gelenlere... Zulmün her türlüsünü tatsalar da... Zulümler ardı ardına sıralanır onlar için... İşkence, boykot, zindan, sürgün, hicret... Ardı arkası kesilmez de yine vazgeçmezler yollarından... Çünkü onlar iman yüklü garibler... Sabrederler ve tekrar Allah`a döndürüleceğini gayet iyi bilirler...” Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber! ) Sabredenleri müjdele !. O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah`ın kullarıyız ve biz O`na döneceğiz, derler ” (Bakara 155-156)
Kimi on senedir ceza (!) evinde, kimi bilmem kaç sene... Sabreder bizim garibler... Atalete düşmeyip, Medreseye çevirirler... Yusuf yüzlü gariblerdir onlar... Alınlarında Muhammedî secde izi, dillerinde Davudî bir ses tonuyla zikir ve Eyyubî bir sabırla dim dik ayakta durur bizim garibler... Gam yok, keder yok... Çünkü onlar Muhammedî misyonu yüklenmiş birer dava eridirler.
Garibler;
Ceza (!) evinde haksız yere yattıkları yetmiyormuş gibi bir de sürgün edilirler... Hem kendileri cezalandırılır hem de sevdikleri... Uzak diyarlara da sürgün edilseler, terk etmez sevdikleri... "Hasbunallah ve ni`mel vekil” der yola koyulurlar... Adına çifte zulüm mü denir bilmem ama bunun adı zalimlikten başka bir şey değildir...
Garibler;
Sırf Allah`a iman ettikleri içindir bu başlarına gelenler... Kimi camide ders vermiş çocuklara, kimi Allah`ın razı olacağı yola çağırmış birilerini... Kimi zalimin zulmünü haykırmış yüzüne, kimi de boyun eğmemiş mürtedlere... İşte tek suçları bu...
LA TAHZEN (ÜZÜLME) Yusufum! Allah (cc) bizimle... Bırak sergilesin zalimler zulmün her türlüsünü... Dağlardan daha sağlam bir imanla karşılaşacaklar elbet... Bırak bizi kimsesiz sansınlar... Kimsesi olmayının kimsesi dir, Allah (cc)... O`na dayandık, O`na sığındık, O`na güvendik... O, bize yeter..
Birgün bitecektir şu fani dünya... Bugün hesaba katmadıkları, görmezden geldikleri ve değer vermedikleri insanlar, yarın Allah`ın huzurunda iki yakasına yapışacaktır elbet... O zaman ne bahane uyduracaklar acaba...
Sen Üzülme Yusufum! O izzetli duruşundur bugün davayı ayakta tutan... O gece yarıları ettiğin dua`dır, zalimin tâhtını sarsan... Sen üzülme ve dua et Yusufum! Dua et ki, bitsin bu gözyaşı, bitsin bu ayrılık, bitsin, bitsin...