Allah Teâlâ, Kur`an-ı Kerimde İslami vahdet üzerinde ciddiyetle durur. İslam Ümmetinin tek parça olması, Müslümanlar arasında sevgi ve muhabbetin yerleşmesinin zaruretine işaret eder. Müslümanların durumu incelendiğinde İslami vahdetin üç şekilde gerçekleşebileceği görülür. Bunlardan biri İslam ülkelerinin yöneticileri arasında gerçekleşebilecek olan siyasi vahdettir. Diğeri İslam mezheplerinin yakınlaşması (Takribi Mezahib) olarak adlandırılan, İslam âlimlerinin ve rehberlerinin görüşlerinin yakınlaşmasıdır. İslami vahdetin diğer bir yönü de Müslüman halklar arasında gerçekleşecek olan vahdettir.

İslami vahdetin bu üç şekli birbirleriyle irtibatlı olup birbirlerini tamamlayan unsurlardır. İslami vahdetin gerçekleşebilmesinin temel dayanağı Müslümanların birbirlerine karşı hoşgörülü olmaları, fedakârlıkta bulunmaları ve birbirlerinin güzelliklerine sevinmeleri, sıkıntılarına da üzülmeleridir. İslam ülkelerinin yöneticileri, İslam âlimleri ve Müslüman halklar arasında gerçekleşecek vahdetin temel unsuru Müslümanların birbirlerine hoşgörüsüdür.

İslami vahdetin ilk adımı İslam alimleri arasında gerçekleşmelidir. Ehli Sünnetin Hanefi, Şafii, Maliki ve Hambeli mezheplerinin yanı sıra Şia`nın da On iki imam ve Zeydi mezhepleri bulunmaktadır. Her biri fıkhi mekteplere sahip bu mezhepler İslam`ın ilk dönemlerinde mezhep imamlarının İslami öğretileri çerçevesinde şekillendiler.

Daha çok siyasi yönü dikkat çeken İslami vahdetin oluşmasını kolaylaştıracak en önemli unsur, İslam mezheplerinin alimlerinin görüş ve düşüncelerinin birbirlerine yakın olmasıdır. Bu farklılıklar sadece füru` noktasındadır. Zira esaslarda İslami mezhepler birbirleriyle ittifak halindedir. İslami vahdetten kastımız, bütün mezheplerin tek bir mezhebe dönüşümü değildir. Aradaki farklılıklara rağmen Müslümanların birbirlerinin bakış ve inanışlarına saygı göstermeleri ve farklı mezhep taraftarlarıyla birlikte yaşamalarıdır. Sonraki adımda ise Müslüman halklar arasında gerçekleşecek vahdetle İslam ülkeleri arasında kamil vahdete gidilir. Bu aşamada İslam mezheplerinin büyüklerinin ve âlimlerin çabaları oldukça önemlidir. Zira İslam mezheplerinin yaygın olduğu yerlerdeki İslam âlimlerinin diğer Müslümanlara karşı sevgi, hoşgörü ve fedakârlık ile ilgili tavsiyeleri birlikte yaşamak için uygun ortamların oluşmasına katsı sağlar.

Coğrafi açıdan birkaç mezhebin birlikte yaşandığı Müslüman toplumlarda İslami vahdetin önemi inkâr edilemez derecede büyüktür. Zira bu tür toplumlarda grupsal ihtilaflar ve çekişmeler, kavmi ve milli ayrılıkların oluşmasına ve nihayetinde bu ülkelerin uluslararası zeminde zayıf düşmesine ve Müslüman halkların emeklerinin boş çekişmelerde tüketilmesine sebep olur. Örneğin Pakistan`da bu türden çekişmeler yaşanmaktadır.

Sonraki merhale, İslam ülkelerinin yöneticileri arasında gerçekleşecek vahdettir. Bu merhale, bugünün uluslararası diliyle, sosyal, siyasi, ekonomik, askeri vb. birlik olarak zikredilir. Bugünkü şartlarda gerçekleştirilmesi zor olsa da önemli bir merhaledir. İslam ülkeleri ve rehberleri arasındaki vahdet, yani geniş çaplı işbirliği nüfuz ve etkilerinin uluslararası alanda güçlenmesine yol açar. Bugünkü dünyada bunun en iyi örneği Hıristiyan ülkelerin kurduğu Avrupa Birliğidir.

Bununla birlikte İslami vahdet teorisinin rükünlerinden birinin de halkların vahdeti olduğuna değinmiştik. Zira bu, İslam ülkelerindeki halkların seçimler vasıtasıyla başlarındaki yöneticileri seçmeleriyle mümkün olabilir. İslam ülkeleri arasında vahdeti çıkmaza sokan unsur, yöneticilerin halkların seçimiyle gelmemesidir. Bugün karşı karşıya bulunduğumuz İslami uyanış hareketleri ve Arap Baharı Müslüman halkların kendi yöneticilerini seçme imkânını doğurmakta, bunun da İslami vahdet kapılarını aralayacağı umulmaktadır.

İdeal İslami vahdet, her üç açıdan vahdetin en uygun şekliyle gerçekleşmesidir. Böylesi bir vahdet hem bölgesel alanda hem de uluslararası alanda ciddi bir etkiye yol açabilir…

İslami vahdet bütün Müslümanlar için bir zorunluluktur. Yeni nesiller bu kültürle yetiştirilmelidir. Müslümanların yönetimde olduğu coğrafyalarda İslami vahdet ders olarak okutulmalı, liseye giden çocuklar bunun eğitiminden geçirilmelidir. Üniversitelerde İslami vahdet kürsüleri kurulmalı, bölümler açılmalı, dersler konulmalı ve bu alanda araştırmalar yapılmalıdır. İslam dünyasının üniversiteleri arasında her alanda yoğun ilişkiler kurulmalıdır.

Halk arasında sözü geçen İslam âlimleri, makale, kitap ve sohbetlerinde vahdet konusunu sürekli gündeme getirmeli. Halk tarafından seçilmiş Müslüman yöneticilerin bir araya gelip başka Müslüman ülkelerle ilişki zemininde İslami vahdet konusuna yoğunlaşıp ilişkileri bu zemine kaydırmak için çalışmalıdırlar. Konunun yoğun bir şekilde işlenişiyle İslam toplumlarında İslami vahdet dili ve edebiyatı gelişecek. İslami vahdet kültürü Müslüman halkların arasına yerleştiği, Müslümanlar birbirlerine sevgi ve hoşgörüyle yaklaştıkları zaman en zor evreler kolaylıkla aşılacak ve İslami vahdete daha fazla yaklaşılacak.

Müslümanların vahdet içinde bir arada yaşayacağı bir dünya temennisiyle…