Bugün insanların yaşadığı en büyük sıkıntı itikadi yapıda yaşanan bozulmalardır. Bu durum, inanç ve değerlerde sarsılmaların oluşmasına yol açmaktadır. Oysa bütün semavi dinler itikadi yapıyı sağlam temellere oturtmayı ve değerlerin korunmasını tavsiye ederler. İnsanoğlu ise iyi ve kötü şeklinde ayrılmış iki ayrı yolla karşı karşıyadır. Fıtratını yitirmemişse Allah Teala`nın bahşettiği akıl sayesinde iyilik ile kötülüğü birbirlerinden ayırıp tercihini yapabilecek kabiliyete sahiptir.
Tesettür ve tesettürsüzlük iyilik ve kötülük gibi iki ayrı çehreye sahiptir. Tesettür bir değer, tesettürsüzlük ise değer karşıtı bir davranıştır. İnsandan beklenen değerleri koruması, değer karşıtı davranışlardan kaçınmasıdır. Fert, aile ve toplum için değerler faydalı, değer karşıtı olan şeyler ise zararlıdır. Bunlar şahsa zarar verdikleri gibi aileye ve topluma da zarar verirler.
İnsanların dış görüntüsü göz kamaştırırsa da, ahlakın güzelleşmesinde, toplumun sosyal ve psikolojik dinamiklere ulaşmasında hiçbir etkiye sahip değildir. Bir toplumu diğer toplumlardan ayıran en bariz özellik sahip olduğu değer yapısıdır. Dini değerlere sahip, itikadi temelleri sağlam bir toplum her alanda gelişmeye müsait bir toplumdur.
Tesettürün bir değer olarak geçerli olmadığı toplumlarda toplumsal ahlakta bozulmaların yaşandığı görülür. Toplumsal ahlakın ıslahı için tesettürü esas alan değerler sistemine dönmenin dışında yol bulunmamaktadır. İnsanların tesettüre yöneldikleri toplumlarda ahlaki bozulmalarda ciddi bir ıslahın yaşandığı görülür. Zaten toplum ahlakı İslam`ın yüce hedefleri arasındadır. Hz. Resul-i Ekrem (sav) “Güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” ifadesiyle toplumun ıslahının yolunun güzel ahlaktan geçtiğini ortaya koymaktadır.
Tesettür, toplumda değerlerin ve hedeflerin korunmasına yol açan en büyük etkenlerdendir. Tesettüre bürünen kadın bu değerleri koruyup toplumsal alanda ağır sorumluluklar yüklenmektedir. Birçok toplumda ıslahatçıların peşinde koştuğu toplumsal ahlakın selameti ancak tesettürlü toplumla mümkün hale gelebilir. Değerlerle kadınların tesettürü arasında önemli bir ilişki bulunduğu görülür. Zaten değerlere sahip bir kadının şahsiyeti, namahremlerden korunması, iffeti ve ziynetini korunmasıyla yakından alakalıdır.
Müslüman kadın, toplumu tesettürüyle maneviyata ve değerlere doğru yönlendirir. Kadının tesettürü olmayınca nefsi bakışların hedefi haline gelir. Sahip olduğu değerlerini unutmaya ve kaybetmeye başlar. Zahiri cazibesi dikkatleri celp eder. Cazibenin yok olmasıyla da toplumun önemsiz bir metaı gibi unutulmaya terk edilir.
Tesettürsüz toplumda kadınların kabiliyet ve değerleri bedensel görüntünün gölgesinde kaybolur. Bedensel görüntü değer ve şahsiyetlerinin ölçüsü haline gelir. Bugünkü dünyanın kadınlara yaptığı en büyük zulüm, gerçek değerlere dikkat çekme yerine, dış görünüşlerine dikkatleri yoğunlaştırması, onu yanlış ve fasit alanlara yönlendirmesidir.
Ailesel ve toplumsal yönden bulunması gereken noktanın gerilerine düşen tesettürsüz kadın, haklarını elde etmede de bir yere ulaşamaz. Tesettür ve kadınların iffetlerinin korunmasının bir değer olarak kabul görmediği toplumlarda kadınlar daha çok ayak işlerinde çalıştırılmakta, toplumun önemli ve hassas işlerine yaklaştırılmamaktadır. Önemli işler daha çok erkeklere tevdi edilmiştir. Yüz yüze oldukları sıkıntılı ve zorluklara rağmen Batı dünyası tarafından olgu olarak tanıtılan bu kadınlar, dış görünüşleriyle değerlendirilip numune şeklinde gösterime sunulmaktadır. Değerlerini yitirmiş toplumlarda tesettüründen soyulmuş kadınların sanatçı, müzisyen, oyuncu gibi alanlara yönlendirildiği ve toplumsal zihinleri meşgul ettiği görülür. Oysa Müslüman toplum İslam`ın sunduğu değer yargılarından hareketle tesettürüyle kadına değer vermekte, onu aile ve toplum dinamiğinin ve sağlıklı gelişiminin sebebi saymaktadır. Bu toplumlarda kadının bedenini insanlara sunma imkanı yoktur. Tesettürlü kadın öncelikle şahsiyetini olgunlaştırırken iffetiyle ve ilmiyle toplumsal alanda birçok sahada görev yapmaya hazırdır.
Tesettür; kadının özgürlüğüne, ilimde yoğunlaşmasına ve kültüre yönelmesine engel teşkil etmez. Aynı zamanda eğitim ve toplumsal faaliyetlerde kadının önünü açtığı gibi şahsiyet kazanmasına ve yücelmesine yol açar. Söylenenlerin aksine kadınlar tesettürlü halleriyle ellerinden alınmış haklarına kavuşmak için rahatlıkla hak mücadelesi verebilirler.
Kadın ve erkeğin sorumluluğu ailevi ve toplumsal alanla ilgilidir. Oysa tesettürsüzlük kadın ve erkeğin ailesel ve toplumsal sorumluluğuna darbe vurmaktadır. Tesettürüyle iş sahasına ya da topluma çıkan kadın ailesel ve toplumsal sorumluluğunu eksiksiz yerine getirebilmektedir. Tesettürün önemli etkiye sahip olduğu ailesel bağın muhkem hale gelmesiyle, sağlıklı toplumun temel taşları yerleştirilir. Buradan hareketle tesettürün sınırlama değil, aksine insan sağlığının ve toplum değerlerinin korunması ve güçlenmesinin teminatı olduğu söylenebilir.