Ürkütücü ve korkunç manzara bütün hayatımızı etkiliyor. İslam dünyasının yaşadığı sıkıntılar tahammülü zor boyutlara ulaştı. Tarihin hiçbir döneminde karşılaşmadığımız ağır darbeler İslam ümmetini derinden sarsıyor. Bir taraftan İslam düşmanlarının ardı arkası kesilmeyen saldırıları, diğer taraftan Müslümanların birbirlerine apansız düşmanlıkları sürerken, her gün kadın, yaşlı, çocuk demeden Müslümanların katledilmesini çaresizce izliyoruz.

Irak`ta her gün onlarca Müslüman bombalı arabaların infilakı sonucu hayatını kaybediyor. Suriye`de her gün onlarca Müslüman varil bombaları ve füzelerin ateşi altında feci şekilde can veriyor. Mısır`da ordu, Müslümanı katletmeye devam ediyor. Afganistan, Pakistan, Yemen ve Somali`de emperyalist güçlerin bombaları Müslüman halklara her gün yeni yeni kayıplar verdiriyor. Myanmar`da şiddet, işkence, sürgün ve acıklı ölümlerle ilgili haberler her gün basın organların bir köşesinde yerini alıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bu kez de Orta Afrika Cumhuriyetinden katliam haberleri geliyor. Emperyalist Fransız askerlerinin gözetiminde gözleri dönmüş Hıristiyan fanatikler diri diri yakıyorlar Müslümanları. Libya`dan, Filistin`den, Darfur`dan ve Lübnan`dan gelen kan ve katliam haberleri günümüzü karartıyor. Hele hele son günlerde Suriye`deki Yermuk mülteci kampının tabi tutulduğu şiddetli kuşatma, ambargo ve işkenceler yaramızı daha fazla kanatıyor.

Maddi gözle bakınca bu karanlık tablodan en küçük bir çıkış ışığı görünmüyor. Kimse elini taşın altına sokup bu büyük yangını söndürme gibi bir fedakârlıkta bulunmuyor. Bölge ülkelerinin inisiyatifi daha çok emperyalist güçlerin elinde bulunduğundan, mevcut kanlı ve karanlık tablo onlar tarafından bilinçli şekilde geliştirilip derinleştiriliyor. Dünyanın farklı yerlerinde her gün yüzlerce Müslüman katledilirken, emperyalist ve siyonist otoriteler ve onların bölgedeki uzantıları hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorlar. Oysa tek bir Hıristiyan ya da Yahudi`nin burnu kanasa ortalığı ateşe verdiklerine ve büyük katliamlara giriştiklerine çoğu zaman tanık oluyoruz.

Allah Teâlâ`nın lütfu ve müdahalesi olmadan bu kirli ve zorlu tabloyu değiştirme imkânı görünmüyor. Akan kan Müslümanların kanı olduğundan İslam düşmanları, gözlerimize baka baka tavır ve davranışlarıyla bunun için kına yaktıklarını ortaya koyuyorlar.

Karanlık tablo İslam ümmetinin geleceğini kemirirken, fırtınanın dinmesi ve katliamların sona erdirilmesiyle ilgili en küçük bir belirti görünmüyor. Bütün ümitlerin üzeri büyük bir belirsizlikle örtünüyor. Artık zor oluyor dayanma. Yürekler tahammül edemiyor. Gözyaşlarımız arasında çaresizce matemimizi tutuyoruz.

Her şey bu kadar sıkıntıyken Allah Teâlâ şirin bir esintiyle okşuyor çehrelerimizi. Batman`da 144 kardeşimizin icazetlerini alıp ilim, Kur`an ve İslam`a hizmet yolunda sorumluluk yüklenmeleri gibi Allah Teâla`nın lütfuyla karşılaşıyoruz. Bu kardeşlerimizin bayan olmaları işi daha özellikli kılıyor. Üzerlerinde çarşafları, gözlerinin dışında baştan aşağıya tesettüre bürünen gencecik muallimeler İslam ümmetinin yaşadığı bunalımı aşma ve sıkıntıları sona erdirme yolunda yıpranan ümitlerimizi bir kez daha tazeledi. Bulutlar ne kadar kalın, karanlıklar ne kadar şiddetli olsa, Allah Teâlâ`nın Kur`an nesliyle birçok olumsuzluğu tersine çevirdiğine ve ümit tazeleyen bir geleceğe yönlendirdiğine tanık olduk. Ümit çiçekleri yangına dönmüş yüreğimizin korunu soğuk bir esintiyle söndürmeye çalıştılar.

Akranlarının çoğu boş ve anlamsız işlerde zaman öldürürken, gencecik kızlarımızın en zora ve en güzeline talip olup yıllarını ilme harcamaları, öğrendiklerini genç nesillere aktarmak için birer savaşçı gibi duruş ve bakışlarıyla hazır olduklarını ortaya koymaları şeytan ve dostlarının Müslümanlar üzerindeki birçok hesabını altüst etti.

Coğrafyamız uzun süre sonra böylesi onurlu ve güzel gelişmelerle tanıştı. Çocuklarımız İslam`ın ruhu ve kültürüyle büyüyorlar. Artık Müslümanlar çocuklarını kendi kurumlarında ve kendi ilimleriyle yetiştirebiliyorlar. Çocuklarını İslam`a düşman yetiştiren kurum ve müesseselere teslim etmiyor, sahih ve salih ortamlarda büyütüp birer alim/alime ve birer davetçi olarak toplumun önüne çıkarıyorlar.

İslam`a gönül veren ve çocuklarını bu güzel ortamlarda yetiştiren anne babaların esas vazifeleri yeni başlıyor. Bu âlime kardeşlerimiz onlarca kızımızı İslami ilim, kültür ve ahlakla yetiştirecek sağlam ve güçlü birikim elde ettiler. Bu genç ve dinamik kardeşlerimizin öğrenci yetiştirmeleri için desteğe ihtiyaçları var. Onlara yardımcı olup ders verecekleri ortamı ve ders alacak talebeleri hazırlama hepimizin görevidir.

Bu büyük bir hayır yarışıdır. İmanı korumanın avuçta kor tutmaktan zor olduğu günümüzde imanlı nesiller yetiştirmek, üstelik bunları İslami ilimlerle donatmak gibi büyük işlerin yapıldığı hayır yarışında her Müslüman yerini almalıdır. Herkes gücü nispetinde yardıma koşmalı ve dualarıyla desteklemelidir. Çünkü bunlar geleceğimizdir ve bu imanlı nesiller İslami yarınlarımızın garantisidir.