Hiçbir anne ve baba çocuğuna düşmanlık yapmak istemez. Hiç kimse çocuğunun başına bela gelmesine razı olamaz. Hiçbir aile çocuklarını öldürmekten zevk almaz. Bu, sadece insanlar için değil, hayvanlar için de geçerlidir.
Bütün bunlarla birlikte kimi ailelerde cinayetlerin işlendiği görülmektedir. “Namusu temizleme” adı altında çoğu zaman genç kızlar, bazen de kız ve erkekler beraber öldürülüyor.
 
Oysa böyle bir hakları olmadığı halde neden çocuklarını öldürüyorlar? Toplum değerlerinin esasını oluşturan manadan soyutlanıp maddi değerler perspektifinde olaylara bakanlar bunun cehaletten kaynaklandığını ileri sürerler. Halkı çağ dışında kalıp cehalete kurban giden geri kalmış topluluk olarak nitelendirirler. Oysa olay bu derece üstünkörü ve sathi bakışla nitelendirilecek kadar basit değildir.

Geleneklerini İslam`ın şekillendirdiği halkın nezdinde namusun apayrı bir yeri vardır. Kitap gibi kutsaldır namus. İnsanımızın kırmızı çizgisidir. Çiğnendi mi bütün ölçüler altüst olur. Kısacası namus, toplumumuzu ahlaksızlıklara ve yozlaşmalara karşı koruyan ana dinamiklerdendir.
Aileleri çocuklarını öldürmeye götüren sebepler nelerdir? Neden çocuklarını öldürmek zorunda kalıyorlar?
Birkaç gün önce Siirt`te yaptığı bir konuşmada Başbakan töre cinayetini dile getirmiş, bunu yapanlara şiddetli tepki göstermişti.

Oysa ülkemizde ahlaksızlığın, yozlaşmanın ve bozulmanın baş müsebbibi devlettir. İnsanımızın bozulması, ahlaktan ve iffetten uzaklaşması için gerekli ortamlar hazırlanmış, özellikle de gençliğin buna yönlendirilmesi için yoğun çaba harcanmaktadır. İlkokuldan başlamak üzere eğitimin bütün kademelerinde devam eden karma eğitim, tesettürün yasak olması, kızların erkekleri cezp edip ahlaki sınırları çiğneyecek derecede dikkatlerini celp edici şekilde giyinmeleri, birlikte aynı ortamları paylaşmaları, İslami terbiyeden yoksun gençlerin sınırların kalktığı böylesi ortamlarda şehevi duygularının ardına takılmaları bozulmanın temelini oluşturmaktadır.
 
Olay okullarla sınırlı kalmamakta, hayatın diğer alanları bunu daha fazla tetiklemektedir. İnternet, televizyon ve cepleri dolduran cep telefonu fesadın yaygınlaşmasına çanak tutmaktadır.

İslam`ın toplum hayatından çıkarılıp bireysel ritüeller seviyesine indirgendiği, İslam`ı toplum hayatında canlandırma yönündeki çabaların cezalandırıldığı bir ortamda fesat için her şey hazır hale getirilmiştir. İslami terbiyeden yoksun yetişen gençlerin imani ve ahlaki kuralları tanımaksızın istedikleri gibi hareket etmeleri, toplumdaki bozulma dalgalarını daha fazla şiddetlendirmektedir. Gençler İslam`dan bihaber yetişince suç oranı yükselmekte, uyuşturucu yaygınlaşmakta, toplum her geçen gün daha fazla çözülmektedir.

Bu şekilde bozulmaların gözle görülür derecede artarak geliştiği bir toplumda yöneticilerin tedbirler alması, bozulmaya sebep olan kaynaklara yönelip kurutmaları ve gençliğin elinden tutmaları gerekirken bütün bunları modern ve demokratik hayatın gerekleri olarak gören hükümet, toplumun daha fazla bozulmasına kanunlarla katkı sağlamaktadır.

Örneğin zinanın serbest bırakılması bozulmaya, yozlaşmaya ve töre cinayeti olarak nitelendirilen öldürmelere zemin hazırlamaktadır. Zinanın serbest bırakılmasından dolayı bu çirkin işe bulaşanlara herhangi bir müeyyidenin uygulanmaması, buçirkin fiili işleyenlerin aileleri zor durumda bırakmaları; onları devletin yapmadığını yapmaya, cezayı kendi elleriyle vermeye mecbur bırakmaktadır.
 
Zinayı serbest bırakan devlet, kanunlar koyarak gençlerin ahlaki sınırları çiğnemesine ve İslam`ın büyük günah saydığı fiilleri işlemesine zemin hazırlarken dinine, diyanetine ve geleneklerine bağlı bir ailenin kabul edemeyeceği çirkefliklerin ortaya çıkması; toplumu sıkıntılı bir tabloyla karşı karşıya getirmekte, yüz kızartıcı gelişmelerle birlikte yaşamaya tahammül edemeyen aileleri evlatlarını öldürmeye sevk etmektedir.

Hükümetin iş başına geldiği gün ile bugün arasında bir kıyaslama yapılırsa toplumdaki bozulmanın kat be kat arttığı görülecektir. İnsanların hayatlarına müdahale etmediklerini söyleyen yetkililer, ahlaksızlıkların yayılması için gerekli ortamı hazırlarken toplumun en önemli sorunlarından biri olan ve ahlaksızlıkların artması zeminine katkı sağlayan örtü yasağını pekiştirirken tohumunu ektikleri fesadın sebep olduğu cinayetleri eleştireceklerine, bunların temeline inip sebep olan yolları kapatmaya çalışmalıdırlar. Oysa bugüne kadar böyle bir yönelişi değil ortaya koyma, zihinlerinden geçirdikleriyle ilgili en küçük bir işareti bile göstermediler.

Toplumu felaketlere sürükleyen bozulma zeminini hazırlayanlar, yaptıklarından dolayı toplumda işlenen suçların ortağıdırlar. Şikayet edeceklerine ıslah etme yolları üzerinde çalışsınlar. En azından gençliği bu tür çirkeflerden kurtarmaya çalışan insanları ve grupları cezalandırmaktan kaçınsınlar.