Yaşadığı ekonomik krizlerle birlikte Avrupa`nın diğer ağır problemlerinden birisi de İslam krizidir. İslami korku dalgaları son yıllarda Avrupa`yı ciddi şekilde sarsmış görünmektedir. Avrupalı kimi siyasiler ve medya organları İslam`la mücadelede yeni yöntemlere başvurarak bu ağır krizi aşmaya çalışıyorlar.

Bütün çabalara rağmen Batıda İslam`ın yayılmaya devam etmesi ve Ortadoğu`da devam eden İslami uyanış kin, nefret ve düşmanlığın şulelerini her geçen gün arttırmaktadır.

İslam`a düşmanlık yeni bir olgu değildir. İslam düşmanlığı ya da İslam`ı, inkılabi ruhundan arındırıp etkisizleştirme programı yüzlerce yıldır Avrupa`nın gündemindedir. 11 Eylül saldırıları İslam`la mücadelede yeni bir aşamaya girmelerine neden oldu.
İslam düşmanlığı Hz. Resulullah(sav)`in Risâlet yıllarına kadar uzanır. Hz. Resulullah(sav)`den sonra düşmanlık hiçbir zaman sona ermedi. Haçlı savaşlarıyla daha da şiddetlendi. Baskı ve zulüm İslam`ın özüne aykırı olduğundan İslam`ı karşılarında bulan istikbar güçleri her zaman ona darbeler vurup aşmak için çabaladılar.

Batının İslam düşmanlığı önceden planlanmış sistematik temellere dayanır. Bu alanda gösterilen çabalar ve harcanan yüklü miktardaki paralar dikkate alınınca ne kadar ciddi oldukları görünmektedir. Bütün bunlara rağmen İslam`ın yayılmaya devam etmesi çaresiz hale gelmelerine yol açmaktadır.

Avrupa`nın öteden beri devam eden İslam`a düşmanlığı, Avrupalı düşünürlerin ve müsteşriklerin Batı halklarını İslam ve Müslümanlara düşman hale getirmek için çabalamaları, Batı insanının zihninde kötü bir İslam algısı oluşturdu. Hıristiyan din adamları İslam`ın Hıristiyanlıktan neşet eden bir din olduğunu iddia ederler. İnsanların zihnindeki İslam olgusunu kötülemek için İslam`ın kılıç dini olduğunu, kadını ezdiğini, köleliği kabul ettiğini, kısas ve recm hükmünün varlığını dillerinden düşürmezler.
Hıristiyan mübelliğlerden sonra İslam dünyasına yönelen Avrupalı müsteşrikler farklı alanlarda araştırmalarda bulundular. Taraflı yaklaştıklarından ve mübelliğlerin etkisinde kaldıklarından eserlerinin çoğunda İslam ve Müslümanları kötü tanıttılar.
Yakın zamanda yapılan araştırmalar Almanların yüzde 59`u
nun, Fransız, Hollanda ve Portekizlilerin yüzde 34-37`sinin İslam`a karşı menfi düşüncelere sahip olduğunu göstermektedir.
Hollanda Özgürlük Partisi başkanı Geert Wilders Müslümanların göçünü sınırlandırma, tesettürlü kadınlara vergi getirme, Kur`an basımının ve mescit yapımının yasaklanması için çabalamaktadır. Söylemlerinde İslam düşmanlığını esas aldığından epeyce desteğe sahiptir.

İslam düşmanlığını esas alan Danimarka`da Halk Partisi, Müslüman kadının tesettürünü haçın parçalanmasına benzetmektedir. Bu söylemle 2008 yılında girdiği Avrupa Parlamentosu seçimlerinde yüzde 15 oy aldı. Şu anda Danimarka`nın üçüncü büyük partisidir.

Hollanda hükümeti burada yaşayan Müslümanları baskı altında tutup işlerini zorlaştırmaktadır. Diğer Avrupa ülkelerinde İslam düşmanı partiler revaçta olmasalar da halkın arasında İslam düşmanlığı yaygındır. Örneğin son zamanlarda yapılan araştırmalara göre Almanların yüzde 58`i Müslümanların dini özgürlüklerinin sınırlandırılmasını istemektedir. Bu oran Doğu Almanya`da yüzde 75`e kadar çıkmaktadır. Almanların % 37`isi Müslümanların bulunmadığı federal bir Almanya`nın iyi bir yer olacağına inanmaktadır. Araştırma son iki üç yıl içinde İslam düşmanlığının epeyce arttığını göstermektedir. Bunun eğitimli Almanlarda ciddi bir yükseliş gösterdiği görünmektedir.

Geçen yıl Norveç`te yapılan katliam, İslam düşmanlığı propagandasının yükseldiğini göstermektedir. Katliamla 77 kişiyi öldüren Anders Breivik, kendisinin suçsuz olduğunu, eylemiyle Norveç`i Müslümanlara karşı korumayı amaçladığını dile getiriyordu.
İslam`a bağlı yaşamak isteyen Müslümanların düşünce ve fikirleri ne olursa olsun Avrupa`da aynı görülmekte, Müslümanlar potansiyel tehlike olarak değerlendirilmektedir.

Avrupa, İslam coğrafyasındaki İslami gelişmelerden ve Avrupa`daki Müslümanların faaliyetlerinden endişe duymaktadır. Buradaki İslami grupların faaliyetleri rahatsızlığı daha bir arttırmaktadır. Bu da İslam`a karşı harekete geçmelerine, propagandalarla Müslümanların Avrupalıları etkilemelerini önleme çabalarına sebebiyet vermektedir.

Avrupalılar bütün İslami kesimleri tek bir kategoriye yerleştirip İslam`ın teröre sebebiyet verdiğini göstermeye çalışıyorlar. Bazı İslami grupların yaptığı kimi yanlışları gündeme taşıyıp İslam`ın kültür ve medeniyeti kabul etmediğini, savaş ve terör dini olduğunu ileri sürüyorlar.

Müslümanların münzevi, kabuğuna çekilmiş ve ayrılıkçı olduğunu ileri sürüp İslam`ın tek sesli, monoton ve değişime karşı olduğuna inanıyorlar.

Müslümanları küçük düşürmeye çalışan Avrupalılar, İslam`ı mantığa dayanmayan, bedevi biri inanç olarak nitelendirip İslam`ın gayr-i müslimlere ve kadınlara adilce davranmadığını ileri sürüyorlar.

Avrupa`da İslam`a karşı sürdürülen bu savaşın temelinde siyonistler ve emperyalistler bulunmaktadır. Bu işi körükleyen Avrupa sağ partilerin tümünün İslam karşıtı oldukları gözlerden kaçmamaktadır.

Avrupa`nın bu düşmanlığı Müslümanlara ağır sorumluluklar yüklemektedir. Özellikle Batıda yaşayan Müslümanlara büyük görevler düşmektedir. Yoğun çaba ve gayretlerle propagandaların etkisini düşürmeleri mümkündür. Öncelikle buradaki Müslümanların İslam`ı yaşayarak örnek olmaları gerekiyor. Bununla birlikte Avrupa halklarının dillerini iye bilen güçlü mübelliğlerini ileri sürüp her alanda İslam`ı anlatmaları ve Avrupa insanını vahyin mesajıyla yüzleştirmeleri gerekir. Ayrıca Avrupa halklarına hitap eden güçlü medya ağının kurulması ve İslam`ın hakikatlerinin Avrupa insanının idrakine sunulması zorunla hale gelmiştir. İslam`ı tanıyacak Avrupa halkları içlerindeki nefretten vazgeçecekler. Bütün bu çabalar inatçıların propagandalarını etkisiz hale getirecektir.