Yazın hayatı içerisinde bazen “Ben demiştim” gibi bir övünç yaşarız. Geçen hafta “İslam`a Karşı Ilımlı İslam” başlıklı bir yazı yazmıştım. O yazının bir bölümünde şöyle bir cümle kulanmışım: “Bazen İslam düşmanlarının çok güçlü olduklarını düşünürüm. Öyle değil mi ama? İslam`a yine İslam`ın içinden düşmanlar üretme becerisini gösterenler, herhalde boş beleş kişiler değildirler.”

Benim bu yazımdan sonra basında çıkan haberlere göre; “Suudi Arabistan Müftüsü ve Ulema Heyeti Başkanı Abdülaziz Al-i Şeyh, verdiği fetvada İslami Direniş Hareketi HAMAS`ı terör örgütü ilan ederken, israil'le savaşmanın da caiz olmadığını” beyan etti.

Buyurun bakalım, buradan yakın. Adamın tipine baktığın zaman verdiği fetva ile paralellik arz ediyor. Ama isminden önceki unvanlara baktığınızda, bunca okumuşluk ve ilim tahsilinin neticesinde bu fetvayı vermesi, Kur`an ayetlerinin tekraren tasdik ve teyidi anlamına geliyor.

El hak Kur`an doğru diyor: “Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin haline benzer. Allah'ın ayetlerini yalanlayan topluluğun durumu ne çirkin! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola çıkarmaz.” (Cuma:5)

Bu ayetin sadece Yahudi din adamlarını muhatap aldığı iddia edilebilir. Ama ayetlerin evrenselliği, aslında ayetin Hristiyan papazları da, işte böyle müftüleri de kapsadığını gösterir bizlere.

Zaten İslam`ın içine nükseden en çetin virüsler, bunun gibi sözde din adamlarıdır. Bunlar asalak asalak Müslümanların sırtından geçinirler. Sonra Amerika`dan veya israil`den bir paye alacağım diye onların kucağına otururlar.

Sizlere bir soru sorayım. Şimdi sizlerin beş tane hindinizin olduğunu farz edelim. Amele pazarından bu hindilere bakacak eleman ararsanız ve hasbelkader bu müftü ile karşılaşsanız, Allah aşkına bu adamı hindilerinizin bakımı için ücretle tutar mısınız? Valla ben olsam tutmam. Çünkü adamın tipine bakan hindilerin Hindistan`a gitmelerinden korkar.

İnsan sinirleniyor. Sinirlendikçe de yukarıdaki gibi saçmalıyor. Ama gelin görün ki her bir dünya zaliminin yanı başında böyle bir müftü oturuyor.

Bunlarda Firavun`un sihirbazlarının onurlarının şöyle ufacık bir parçası olsaydı, aslında bu tür sorunlarla karşılaşmazdık. Ama nerde? O aziz insanlar elleri ve ayaklarının çaprazlamasına kesilmesi pahasına gerçeği haykırmaktan çekinmediler.

Yok canım, kıyas edilmesi bile yanlış. Bunlar alışmışlar böyle zalimlerin kucağında oturmaya. Onların verdiği payelerle avunup, Allah`ın dinini pazarlamaya. Ne korkunç bir zillet. Okudukları ilmi haykırıp, zalimlerin kafalarına balyoz gibi ineceklerine, mazlumlarına evlerine bir ateş olup düşüyorlar. Allah`ım sen görüyorsun işte.

Bakıyorsunuz bir zalim çıkar piyasaya. Bomba olur mazlumun hanesine düşer. Şehirleri viraneye çevirir. Ekini ifsat eder. Irzları kirletir. Kimyasal ilaçları ile tabiatı katleder. Bütün bunlara rağmen böyle müftüler onların yanında bulunmaktan utanmazlar.

Tabi bu yazdıklarımızdan Allah Resulünün varislerini beri tutmamız gerekir. Çünkü biliyoruz ki Allah`ın dinini hakkıyla haykıran âlimlerimiz mevcuttur. Ama yine biliyoruz ki hem sayıları az hem de hayatlarının büyük bir kısmı demir parmaklıklar arkasında geçiyor.