Her şey Devlet Bahçeli’nin o meşhur çıkışı ile başladı. Fakat MHP liderinin, o konuşmasına kadar belirli bir hazırlık yapıldığı anlaşılıyor. Belki MİT’in dâhil edilerek, Abdullah Öcalan’ın da içinde olduğu bir zemin hazırlanmıştı.

            Gariptir, bu konuşmadan hemen sonra Türkiye’nin en iyi korunması gereken tesisine, PKK bir saldırı gerçekleştirdi. Böylece başta Öcalan olmak üzere, hiç kimse veya kurum, Kandil’i es geçerek bir şey yapmaya kalkışmasın mesajı verilmiş oldu.

            Yine gariptir ki bu eylemden sonra Devlet Bahçeli olumlu sinyaller vermeye devam etti. Aslında beklenen şey TUSAŞ’taki saldırıdan sonra sinirlerin gerilmesi, MHP liderinin her iki kolunu havaya kaldırarak şöyle bir kavis çizmesi ve sürecin doğmadan öldüğü ilanını yapması idi.

            Gariplikler devam etti ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan çıkışını eleştiren MHP TBMM Grup Danışmanı Oğuzhan Güngör, 24 Ekim 2024 tarihi itibariyle görevden alındı. TUSAŞ’taki saldırı ne zaman olmuştu: 23 Ekim 2024. Yani Bahçeli söylediklerinin arkasında duruyordu.

            Ve yine gariptir ki bu hengâmede bazı belediyelere kayyum ataması gerçekleştirildi. Hani tabiri caizse bütün aktörlere: “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diye sorulacak gelişmelerdi bunlar.

            Bir iş vesilesi ile şu an Batman’da bulunmaktayım ve bu yazıyı yazıyorum. Kayyum atanan Batman Belediye Başkanlığı binasının önü trafiğe kapatılmış durumda... Bu nedenle Batman’da trafik karmaşası yaşanıyor.

            Sadece trafik karmaşası mı var diye sorabilirsiniz. Kanaatimce bu karmaşanın önüne geçebilecek başka bir karmaşa yok. Elbette ki insanlar belirli alanlarda toplanıyor. Tepkilerini dile getiriyorlar. Hatta bazı kurumsal yapılara zarar verdikleri de oluyor. Fakat bu durum çok marjinal kalıyor.

            Yine sahadaki garipliklerden biri; Batman’da Mehdi Öztüzün’e yapılanlardan dolayı halkta oluşan “Men dakka dukka” anlayışıdır. Hatırlayacak olursak DEM Parti Batman aday adaylığı sürecinde, Mehdi Öztüzün aldığı oylar ile birinci olmuştu. Ön seçimi kazanan birinin, kazanmayanlar tarafından haksız bir şekilde adaylıktan çektirilmesi, kayyum sürecinde tekrar dile getiriliyor. Bu arada bütün bölgede, hem de DEM Parti içerisinde, kayyum atanmasını isteyenlerin, hatta dört gözle bekleyenlerin olduğunu artık bir bilgi olarak vermek gerekiyor.    

            Tepkili tepkisizlik diye isimlendirilecek bu durum, sadece Batman’da değil Mardin ve Halfeti’de de geçerli idi. Anlaşılan Hendek olayları PKK’ya ve dolayısıyla DEM’e büyük bir zarar vermiş. Çünkü insanlar tepkilerini mutedil bir şekilde dile getirmenin gereğine inanmışlar.

            Batman’da konuyu hasbihal ettiğim biri, yukarıda arz ettiğimi şu şekilde dile getirdi: “Eskiden PKK yandaşları ve DEM oydaşları, hem canlarını hem de mallarını bu uğurda veriyorlardı. Şu an sadece oylarını veriyorlar.”

            Sahada görünen o ki oy verme ile sınırlı bir destek yeterli görünüyor. Hatta halkın içinde fısıltı şeklinde söylenenler doğru ise bazı belediyeler; “Kandil gölge etmesin başka ihsan istemem” tarzı bir söylem geliştirmişler.

            Bütün bu söylediklerimden kayyum yanlısı olarak anlaşılmak istemem. Çünkü her ne olursa olsun ortada seçilmiş belediye başkanları var. Suç işleyenlerin şahsi olarak cezalandırılmaları esastır. Ancak bunu yaparken halkın idaresine ket vuracak icraatlar yapmak etik değildir.

            Sondan bir önceki gariplik PKK veya DEM’in her seferinde kayyumluk adaylar belirlemesidir. Yani seçilenler devletin eliyle işten el çektirilsin, bu vesileyle sorun gündemde kalmaya devam etsin, Avrupa’da haklı bir argümanları olsun. Tabi bu arada hem bir mağduriyet oluşuyor hem de beceremedikleri başkanlıklarda fazlaca yıpranmamış oluyorlar.

            En son gariplik ise yetkililerin bütün bunları bildikleri halde her seferinde kayyum atamasıdır.